Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Patara Antik Kenti M53 Anıt Mezarı koruma ve sunum önerisi
Özet
Patara Antik Kenti konumu ve sahip olduğu tarihi geçmişiyle Likya'nın önemli liman kentlerindendir. Gelişen ticaret hacmi, artan ekonomik gücü ve statüsü, Patara'nın çok uzun bir süre Likya Bölgesi'nin başkenti olarak kalmasını sağlamıştır. Kapsadığı geniş alanla bünyesinde çeşitli ölü gömme geleneklerinin izlerini taşıyan Patara nekropolü, kent surunun dışında Doğucasarı olarak adlandırılan tepenin yamacından başlayarak, liman çevresini dolanır ve en batıda konumlanan Granarium yapısına kadar kesintisiz devam eder. Erken dönemlerden itibaren kronolojik olarak oda mezarları, kaya mezarları, lahitler, anıt mezarlar, torpido mezarlar gibi pek çok farklı tipolojide örneklerin inşa edildiği izlenmektedir. Bu tezin konusunu oluşturan anıt mezarların bilinen en erken örneğinin MÖ 5. yy'a tarihlendirildiği ve bu yapı geleneğinin MS 3. yy'ın sonlarına dek sürdüğü bilinmektedir. Mezarların özellikle Roma Dönemi içerisinde bölgesel farklılıklar ve yerel etkilerle birlikte biçimlenerek yaygınlaştığı anlaşılmaktadır. Mezar sahipleri tarafından bir güç ve statü göstergesi olarak kabul edilen bu yapılar, yönetici, soylu sınıfına ait ve varlıklı aileler tarafından yaptırılmıştır. Anıt mezarların gelişiminde ve yayılımında, bölgesel, kültürel ve coğrafi özellikler gibi pek çok unsur belirleyicidir. Çok sayıda örneğine rastlanan söz konusu ölü anma mekanlarında bölgeler arasında belirgin farklılıklar beklenirken kimi durumlarda aynı bölgede yer alan komşu kentlerde dahi farklı mimari formlardaki örneklere rastlanmaktadır. Yerel geleneklerin ya da üslupların etkisinin bu farklılıkta belirleyici olduğu düşünülmektedir. Ancak tek etken yerel üslup değildir. Örneğin başka coğrafyalardan ya da kentlerden gelenlerin mezar tercihlerinde kimi zaman geldikleri yerdeki ritüelleri ya da mimari tasarımları arzuladıkları bilinmektedir. Bu tür örneklerde doğrudan farklı bir geleneğin ithal edilmesiyle yerel dokuya etkisi söz konusudur. Büyük oranda bilindik bir mimari geleneği tekrar eden mezarlarda dahi detaylarda büyük farklılıkların görüldüğü örnekler de azımsanmayacak sayıdadır. Bu tez çalışması, Patara Tepecik Nekropolü'nün doğusunda yer alan ve kazı çalışmaları 2011 yılında yapılmış olan M53 Anıt Mezarı'nı konu etmektedir. Toprak altından çıkarılan ve in-situ durumdaki yapı kalıntıları mimari açıdan belgelenerek, bozulma nedenleri saptanmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen veriler doğrultusunda yapının korunması ve sunumuna yönelik öneriler geliştirilmiştir. Tez kapsamında yapının mimari belgeleme çalışmaları gerçekleştirilerek, güncel rölöveleri hazırlanmış ve restitüsyon önerileri geliştirilmiştir. Rölöve çalışmalarında yapının in-situ durumu detaylı olarak irdelenmiş, mimari tektoniği ve geçirmiş olabileceği müdahaleler belirlenmiştir. Yapıda kullanılmış olan malzemeler ve uğradığı bozulmalar tespit edilmiştir. Analoji çalışmaları, in-situ durum ve kazıdan elde edilen verilerle restitüsyon çizimleri tamamlanmıştır. Koruma uygulaması için müdahale ve sunum önerileri yapılmıştır. Bu öneriler, arkeolojik alanlardaki restorasyon, koruma ve sunum konularındaki ulusal ve uluslararası ilkesel metinlerde tanımlanan ilkeler gözetilerek belirlenmiştir. Kuramsal çalışmaların ardından gerçekleştirilen belgeleme çalışmaları, M53 Anıt Mezarı'nın MS 2-3 yy'a tarihlendirilebileceğini göstermiştir. Bu tarihlendirme önerisinde kazı esnasında açığa çıkarılan yapıya ait özgün yazıt, en önemli veriyi vermiştir. Mimari parçaların sayısı ve yıkılmadan önceki konumlarının tespit edilebilmesi sayesinde yapının mimari biçimi belirlenmiştir. İn situ halde korunan kısımlar podyum ve Hyposorion bölümüdür. İki basamaklı bir podyumdan oluşan blok sırasının üzerine Hyposorion oturmaktadır. Bahsi geçen yazıt, bu bölümün kuzey beden duvarının üzerinde yer almaktadır. Doğu cephesinden girişi sağlanan kare planlı alt mezar odasının tavanı düzdür ve bu tavan bir sütun-kiriş sistemiyle taşınmaktadır. Hyposorion mekanının üzerine ise tonoz örtülü ana mezar odasının (Cella) geldiği tespit edilmiştir. Hyposorion bölümünün aksine mezarın bu kısmında köşelerde pilasterler yoktur. Kuzey cephesinden girişin sağlandığı Cella hem iç hem de dış cepheleri ince işçilikle işlenmiş bloklardan oluşmaktadır. Yapıyı ilgi çekici kılan bölümü ise, tonozunun kübik bir form oluşturacak şekilde bloklarla kapanıyor olmasıdır. Tonoz başlangıç köşe bloklarının bu biçimi oluşturacak şekilde tasarlanmaları ile tonozun üzerine gelen blokların tonoz eğrisine uygun şekilde biçimlendirilmiş olması yapı taşlarının özgün yerlerinin tespitini kolaylaştırmıştır. Günümüzde yapı hakkında kaynaklarda yeterli veriye ulaşılamamış olmasına rağmen, kazı sırasında ve sonrasında yapılan belgeleme çalışmaları ile yapının bloklarının korunmuşluğu restitüsyon çalışmaları için önemli katkı sağlamıştır. Tez çalışması, giriş ile birlikte toplam yedi bölümden oluşmaktadır. İkinci bölümde, Likya Bölgesi'nin tarihsel coğrafyasından, gelişiminden ve sınırları içerisinde yer alan diğer antik kentlerden bahsedilmiştir. Üçüncü bölümde, Patara Antik Kenti'nin tarihsel gelişimi ile kazı ve araştırma tarihçesinden bahsedilmiştir. Bunun yanı sıra, kentsel ögeler ile kentin korunmuşluğu ve günümüzdeki durumu hakkında bilgi verilmiştir. Patara'da tespit edilen nekropol alanları ve mezar yapılarına yine bu bölümde yer verilmiştir. Dördüncü bölümde, M53 Anıt Mezarı'nın konumundan, yakın çevresinden ve mimari özelliklerinden bahsedilmiştir. Yapı kalıntıları, mekânsal olarak podyum, Hyposorion, Cella ve üst örtü olarak gruplandırılmıştır. Aynı zamanda plan düzlemlerini de tanımlayan bu gruplandırma doğrultusunda ayrıntılı belgeleme çalışmaları yürütülmüştür. Bununla birlikte duvar örgü tekniği ve yapı malzemeleri irdelenmiştir. Yapılan tespitlerden ve belgelemelerden yola çıkılarak güncel rölöve çizimleri hazırlanmıştır. Yapı malzemeleri ve farklı nedenlere bağlı olarak gelişen hasar ve bozulmalar da analitik olarak analiz edilmiştir. Beşinci bölümde, alan çalışmalarının yanı sıra kapsamlı bir analojik değerlendirmede bulunulmuştur. Bu veriler göstermektedir ki aynı dönem içerisine tarihlendirilen mezar yapıları ile M53 Anıt Mezarı benzer özellikler göstermektedir. Ancak benzer özelliklerin yanı sıra tipolojik olarak farklı strüktüre ve cephesel biçimlenişe sahip çok çeşitli mezar örneklerinin bulunduğu görülmektedir. Söz konusu çeşitlilik içerisinde yapılacak analojik değerlendirmelerin yapı hakkında kesin bir sonuca ulaşılmasında tek başına yeterli olamayacağı görülmektedir. Bu açıdan özellikle cephe tasarımıyla özgün bir uygulamayı yansıtan M53 Anıt Mezarı'nın genel çeşitlilik içindeki yerinin gelecek araştırmalarla daha net ortaya konulabileceği düşünülmektedir. Yapının geçirmiş olabileceği müdahaleler de göz önünde bulundurularak tarihsel evreleri saptanmıştır. Yapısal veriler ile yakın çevresinde kazı çalışmaları esnasında saptanan mimari elemanlar detaylı olarak çalışılmıştır. Bu kapsamda mezarın kazı çalışmaları esnasında oluşturulan taş tarlalarındaki 320 adet blok, detaylı olarak ele alınmıştır. Ayrıca yapının restitüsyona dair önemli veriler bu bölümle bağlantılı yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıkmış ve devamında çalışmanın tümüne yön vermiştir. Yine bu bölümdeki çalışmalarda bloklar, yapı üzerindeki fonksiyonlarına göre gruplandırılmış ve devamında bir katalog çalışması yapılmıştır. Altıncı bölümde, koruma sorunlarına karşı detaylar ele alınmıştır. Bu sorunlar karşısında da koruma ve sunum önerileri geliştirilmiştir. Bu önerileri oluşturan etkenler temizlik, bütünleme, sağlamlaştırma, anastilosis ve sürekli bakımdır. Mimari elemanların eksik ve hasar görmüş bölümlerini kapsayan müdahaleler, bütünleme ile kazılar sırasında dağınık bir şekilde ele geçmiş blokların bir araya getirilerek ziyaretçilere sunulmasını hedefleyen anastilosistir. Anastilosis uygulaması için gerçekleştirilen çalışmalar esnasında yapının belli bir bölümüne ait blokların belirlenememiş olması nedeniyle bu uygulamanın kısmi olarak yapılması önerilmiştir. Sunumuna yönelik önerilerde, yapı tek başına irdelenmeyerek, ziyaretçi merkezi ve gezi güzergahları ile bağlantılı olarak bir kurgu tasarlanmıştır. Bilgilendirme levhaları ziyaretçiler tarafından mezarın anlaşılması için önemli ve gereklidir. Bu bağlamda tasarlanan pano ve ziyaretçi güzergahı yapıya giden ulaşım aksı üzerinde düşünülmüş ve bu aks üzerinde yer alan yapılar hakkında da ziyaretçilerin bilgilendirilmesi hedeflenmiştir. En son M53 Anıt Mezarı ile noktalanan bu rota yapı ile bağlantılı bir sergi alanını da içermektedir. Yedinci bölümde ise, sonuç kısmı yer almaktadır. Bu tez çalışmasının M53 Anıt Mezarı özelinde Patara'da ve diğer arkeolojik alanlarda ileride yapılacak olan koruma, onarım ve sunum çalışmalarına katkı sağlaması umulmaktadır.
Koleksiyonlar
- Fen Bilimleri Enstitüsü [1728]