Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Görmeyen bireylerin mekân algısı ve deneyimleri çerçevesinde mekânsal çok-duyululuk
Özet
Gelişen teknoloji ve kolaylaşan görsel bilgi üretimi, artan temsil ve paylaşım ortamları, görme odaklı ve görsel bilgi merkezli düşünme ve üretim biçimlerinin yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Görsel düşünme ve temsil ortamlarındaki gelişim ve yaygınlaşma ise insanların yaşama alışkanlıklarını, algılama, düşünme ve davranma biçimlerini etkilemektedir. Mimarlık disiplini de bu etkiye maruz kalmakta, tasarım sürecinden temsile, üretilen mekândan mekânın deneyimlenmesine, tüm süreçlerde görsel ağırlıklı yaklaşımlar gözlemlenebilmektedir. Mimarlıkta görsel baskınlık üzerine düşünüldüğünde, "görme engelli bireyler için görme merkezli bir dünyanın bir yandan hem anlaşılmasının hem de erişilmesinin ne kadar zor olabileceği", "bu durumu aşabilmenin yollarının nasıl olabileceği", "mekân gibi çok-duyulu bir gerçekliğin karakteristiğinin nasıl anlaşılabileceği", "mekânın görme-dışı varlığı" gibi sorular akla gelmektedir. Görmeyen bireylerin mekân algısı bu çerçevede bizi yönlendirebilecek, mekânı ve mekânın çok-duyulu varlığını araştırmamıza ve kavramamıza yardımcı olabilecek aracılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırma bizi bir yandan görme engelli bireylerin erişimine, deneyimine uygun mekânlar tasarlanması yolunda bilgilendirecek, bir yandan da –esasen- duyusal bakımdan zenginleştirilmiş, duyusal farkındalığın tasarım sürecindeki kararlara etki edebildiği mekânlar ile herkes için farklı, daha etkileşimli ve zengin deneyim süreçlerinin sağlandığı mekânsal üretimler konusunda fikir verecektir. Bu doğrultuda, gören ve (kısmi veya tamamen) görmeyen bireylerle İtalya'da ve Türkiye'de çeşitli çalışmalar yürütülmüştür. İtalya'da yürütülen pilot çalışmalar, gören ve görmeyen bireylerden oluşan toplamda 20 katılımcı ile birebir olarak gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların mekânsal deneyimlerine ilişkin paylaşımlarda bulundukları ve mekânsal tanımlamalar yaptıkları çalışmalar, görmeyen bireylerin mekânsal duyumsama konusunda farkındalıklarının daha yüksek olduğu ve mekânın duyusal verilerine ilişkin paylaşımlarının daha fazla detaylandığını göstermektedir. Ek olarak, işitme duyusunun gören ve görmeyen tüm katılımcılar genelinde aktif biçimde mekân ile ilişkili olarak kullanılıyor olduğu, görmeyen bireylerin tamamının duyuların etkileşimini vurgularken, gören bireylerin duyuları tekil olarak değerlendirmeye daha yatkın oldukları sonuçlarını ortaya koymaktadır. Katılımcıların paylaşımları ayrıca duyusal verilerin mekân algısına olan etkileri, duyuların mekânsal deneyimdeki yeri ve duyusal verilerin birbirleri ile olan etkileşimli işleyişi konusunda bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Çalışmalardan çıkan bir diğer önemli nokta ise içinde yaşanılan mekânsal gerçekliklerin mekân algısını etkilediği yönünde olmuştur. Türkiye'de yürütülen çalışmalar, pilot çalışmalar ve mülakat çalışmaları olarak iki ayrı başlıkta gerçekleştirilmiştir. İstanbul'daki pilot çalışmalar kapsamında gören, (kısmi veya tamamen) görmeyen bireyler ve mimarlarla çalışılmıştır. Söz konusu çalışmalar, görme engelli bireylerin mekânsal tanımlama konusunda temsiller oluşturmak yerine sözlü aktarımda bulunmanın tercih edildiği, mekânsal deneyime ilişkin paylaşımların yaşanmış ya da yaşanmakta olan erişim problemleri üzerinde ağırlık kazandığı, mimarların mekân tanımlamalarında deneyimleri yerine çoğunlukla genel tanımlar üzerinden temsiller oluşturdukları ve görme duyusunun mekânsal algılarında ağırlık kazandığı sonuçları ortaya çıkmaktadır. İstanbul'da yapılan diğer çalışma, yapılmış olan bu çalışmalardan edinilen deneyim ve bilgilerle, mülakat nitelikli olarak yeniden düzenlenmiş ve gören, (kısmi veya tamamen) görmeyen bireylerden ve mimarlardan oluşan toplamda 25 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar, görmeyen bireylerin paylaşımlarında işitme duyusunun, gören grupların ise psikolojik- duygusal etkilere ilişkin ifadelerin mekânsal deneyim çerçevesinde paylaşımlarında yer bulduğunu göstermektedir. Katılımcılar tarafından yapılan paylaşımlar ve detaylı ifadeler, mekânın duyusal varlığına ilişkin detaylı veri sağlamaktadır. Mekânsal deneyim ve mekân algısı konusunda işitme duyusu hem gören hem görmeyen bireyler için önemli bir duyu olarak çıkarken, görmeyen bireyler için işitme, dokunma, kinestetik- hareket duyuları, gören bireyler için ise görme, psikolojik- duygusal etkiler en sık değinilen duyular olmuşlardır. Katılımcılar genelinde bakıldığında izlenim belirtir ifadelerin kullanılmış olduğu, bu ifadelerden erişilebilirlik ağırlık kazandığı gözlemlenmiştir. İşitme ve kinestetik- hareket duyuları gören ve görmeyen her iki grup için de tanımlı mekânların çoğu ile ilişkilendirilmiştir. Tekil olarak mekânlara ilişkin duyusal verilerin de paylaşılmış olduğu çalışma, mekânların tasarımında aracı olarak kullanılabilecek duyuların ve farklı nitelikteki mekânlar için mekânsal deneyimi zenginleştirme potansiyeline sahip farklı duyusal verilerin anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Çalışmalar genelinde öne çıkan bir diğer nokta ise düzen- alışkanlık duyusu ve farklılık- dikkat çekici unsurlar konusundaki yaygın paylaşımlar olmuştur. Özellikle görmeyen bireylerin paylaşımlarında –hem İtalya'daki hem Türkiye'deki çalışmalar genelinde- düzen, mekâna ilişkin alışkanlıklar, belirli durum ve unsurların süreğenliği gibi durumlar mekânlara ilişkin fikir yürütebilmek, mekânları deneyimleyebilmek, kendini güvende, rahat hissetmek ve aidiyet duyabilmek konularında önemli noktalar olarak ifade edilmiştir. Öte yandan, mekânlara ait farklı, dikkat çekici unsurların bulunmasının da –bunlar işitsel öğeler, nesneler, zamana dayalı unsurlar vb. olabilir- referans sağlamak ve dolayısıyla hareket etmek, bağımsız mobilizasyon sağlamak, konum ve yön belirleyebilmek gibi konular için gerekli olduğu ifade edilmiştir. Tüm bu çalışmalar, kurgulanmış olan nitel ağırlıklı yaklaşım ve fenomenolojik değerlendirme yöntemi ile –nicel araştırma yöntemleriyle karşılaştırıldığında sınırlı sayıda katılımcı ile gerçekleştirilmiş olsa da- mekânın çok-duyulu varlığına, duyusal zenginliğin ve deneyim kalitelerinin arttırılabilmesine yönelik potansiyellerine ilişkin çıkarımlar yapabilmemizi sağlamaktadır. Bu çıkarımlar, mimari tasarımın temel kaygılarından olan mekânların deneyimi, kullanımı, ihtiyaç ve beklentiye karşılık verebilmesi meselelerinde herkesi kapsayacak sonuçlar üretebilmemize yardımcı olacak potansiyeli barındırmaktadır. Duyusal verilerin tasarıma içkin öğeler olarak kullanılması konusunda mevcut duyular, algı ve yeni deneyim biçimleri üzerine çalışılan sanatsal çalışmalar, enstalâsyonlar, teknolojik ve bilimsel yenilikler, bu çalışmalardaki yeni algı ve deneyim arayışları, duyusal tercümeler ve en önemlisi de interaktif karakter, mekânsal deneyimin zenginleştirilebilmesi ve "herkes" için tasarlanacak mekânlar çerçevesinde yol gösterici niteliktedir. Çok-duyululuk ve interaktivite, bu bağlamda, mekân tasarımında dikkate alınması gereken kavramlar olarak öne çıkmaktadır.
Koleksiyonlar
- Fen Bilimleri Enstitüsü [439]