Özet
Bu çalışma 20. yüzyılda mimarlık alanında gerçekleştirilmiş yapıları kendi koşulları içinde irdeleyerek, günümüz mimarisinde değerlendirilmelerini önermektedir. Ekolojik/sürdürülebilir mimarlık alanında geçmiş uygulamalarla gelecek tasarımlar arasındaki boşluğu doldurmak amacındadır. Günümüz gündeminde önemli bir yer tutan sürdürülebilirlik alanının ve ilkelerinin yeni bir kavram olmadığı ve önceki mimarilerde bu isimle anılmasa da başarıyla gerçekleştirilmiş olduğu bu çalışmanın varsayımıdır. Bu varsayımı kanıtlamak üzere Türkiye mimarlığında 20. yüzyılın ilk yarısında yapılmış kamu yapıları incelenmiştir. Kamu yapıları yönetim, kültür ve ticaret yapıları ile sınırlandırılmıştır. Derlenen dönem kamu yapıları kronolojik tablolar halinde sunulmuştur. Derinlemesine arşiv taranarak dönem yapılarının haklarında yazılan yazılar ve mimari yorumlara ulaşılmıştır. Yapıların çözümleri plan, kesit, cephe ve iç hacim fotoğrafları ile irdelenmiş, sürdürülebilirlik kriterleri doğrultusunda yorumlanmıştır. Günışığı alımı konusunda ise cephedeki boş yüzeylerin dolu yüzeylere ve oda taban alanına oranları bulunarak bugünün standartlarını karşılayıp karşılamadığı araştırılmıştır. Pasif tasarım araçları olarak sürdürülebilirlik kriterleri iklime uyum, yönelim, günışığı alımı, doğal havalandırma esaslıdır. Bu ölçütler LEED, BREEAM gibi uluslararası sertifika sistemlerinde "Sağlık ve Konfor" başlığı altında yer alan konulardır. Doğal aydınlatma ve doğal havalandırma sağlık ve konforun vazgeçilmez ölçütleri olmanın yanı sıra, psikolojik konforu da sağlamanın aracıdır. Geçmişte yapılan örneklerde ve mimari tasarımlarda bu ölçütler uygulanmış ve yüksek tavanlarıyla rahat, ferah, havadar ve aydınlık yapılar yapılmıştır. Bu ölçütleri unutmamak, hatırlamak, bugünün mimari tasarım ölçütleri olarak yeniden gündeme getirmek geçmişle gelecek arasında köprü kuracaktır.