Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Mimarlık-doğa etkileşimine “kendiliğindenlik” kavramı üzerinden bir yaklaşım önerisi
Özet
Son yıllarda, mimari ve kentsel mekana dair gerçekleştirilen bir çok çalışmanın, doğabilimlerine ait kavramlara yönelik zengin referanslar içeriyor olduğu, doğa'nın bir model olarak mimarlık bilgisine sıklıkla katılmakta olduğu görülmektedir. Bunda yaşanan ekolojik krizlerin etkisi büyüktür. Ekosistemlere uyumlu, bütüncül bir mimarlık pratiği, "yeşil", "sürdürülebilir", "ekolojik" ve benzeri farklı terminolojiler aracılığıyla bir ortak ideal olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, üzerinde uzlaşılmış görünen bu ortak ideal altında çok kanallı bir gelişim yatmakta, bu arayışlara dair yapılacak bir kavramsal okumada rahatlıkla görülebileceği gibi, tasarım literatürü, doğa'nın pek çok farklı yorumunu barındırmaktadır. Günümüz mimarlık pratiği incelendiğinde, ana akım mimarlık pratiğinin doğa yaklaşımında indirgemeci ve araçsal tutumların ağırlık kazandığı görülmektedir. Verimlilik, hesaplanabilirlik, öngörülebilirlik ve kontrol ana akım mimarlık pratiğinin doğa yaklaşımını belirleyen temel dinamiklerdir. Tezde yer verilen, doğa'nın öngörülemezlik niteliklerinin ön plana çıkarıldığı projelerin, yabani doğaya ait dinamikleri kente taşıyor olmasıyla "zamanın ruhuna" ve temel dinamiklerine eleştiri niteliği taşımakta olduğu görülür. Doğa yaklaşımında, doğanın göz ardı edilen niteliklerini de içeren bir bütünsellik, tezin temel talebidir. Yaşamın gitgide daha geniş sahalarının verimlilik ve kontrolün genelleştirici mantığına indirgendiği günümüzde, kendiliğindenlik kavramı, mimarlık pratiği için bir serbestleşme, özgürleşme talebi olarak yorumlanabilir. Tezde, kavramın günümüz mimarlık pratiği ve eleştirisine olası katkıları, "tasarlanmış kendiliğindenlik" başlığı altında kavramsallaştırılmaktadır. Mimarlık pratiğinin temel kavramları düzen ve kontrol'le taban tabana zıt görünen kavram aracılığıyla, kontrol kavramının mekan üretimindeki yönlendirici etkisi "hafif"letilmekte, mekan üretimi, kurallar, kalıplar ve standartlardan serbestleştirilmektedir. Çalışmada, kavramın içeriğine, vaad ettiklerine refere edilerek "tasarlanmış kendiliğindenlik" başlığı altında idealize edilmiş mekan üretim biçimi, sistemin kendine özgü gücünü aktive etmek için tasarımcının belirleyici tavrının azaltılması talebi olarak özetlenebilir. Katılım, inisiyatif ve esneklik önerilen mekan üretim biçimi için anahtar kavramlardır. "Tasarlanmış kendiliğindenlik" başlığı altında idealize edilmiş bu mekan üretim biçimi, Rönesans'tan bu yana artık söylemlerle temellendirilmekte olan ve giderek atomlaşmış birimlerin oluşturduğu amorf bir yığın niteliği kazanan günümüz serbestlik zeminini, anlamlı ve sorumlu bir özgürlük zeminine dönüştürmek için ne gibi imkanlar bulunduğunu tartışmak için etkili bir başlangıç önermektedir. Değerler ve dünya görüşleri döngüsel kalıpları (pattern) takip ederek değişir. Yeni davranış kalıpları, mekan üretim biçimleri ise buna elverişli bir toplumsal yapıda işlerlik kazanabilir. Toplumsal değişim-dönüşüm süreçlerinde iki taraflı döngüsel bir ilişki mevcuttur. Buna göre, "tasarlanmış kendiliğindenlik" olarak ifade edilen mekan üretim biçimi toplumsal yapıların değişimine katkıda bulunabilir, ancak beraberinde bu yaklaşımın işlerlik kazanmasına elverişli ortamı gerektirir. Değişen toplumsal yapıya ve dinamiklere bağlı olarak insan-doğa-mekan ilişkisini belirleyen düşünsel arka planın güncellenmesi, geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, kişileri sorumluluk almaya teşvik edebilecek etik kuramlarla beslenmesi gerekmektedir. Tez, kişileri sorumluluk almaya teşvik edebilecek bir pozitif özgürlük ideali olarak 18.yyın sonunda ortaya çıkan sahicilik etiği'nin, günümüz kültüründe geçerli kılınması halinde, tezin talep ettiği pozitif özgürlüğü üretecek bağlamın oluşabileceği iddiasındadır. Değişen paradigma, kendi kavram ve kalıplarını "kendiliğinden" üretecektir. Çalışmada "tasarlanmış kendiliğindenlik" olarak idealize edilmiş üretim biçimi, tezde dile getirilen yeni paradigmanın üretmesi beklenen biçimin öncüsü (ilk sürümü) niteliğindedir. Kendiliğindenlik kavramına gücünü veren ideal, kendini gerçeklemedir ve kendini gerçekleme, "Tasarlanmış kendiliğindenlik" olarak idealize edilmiş mekan üretim biçiminin ardındaki temel motivasyondur. Kendini gerçekleme kültürünün sapkın biçimleri uç noktalara götürüldüğünde kolaylıkla günümüz ekolojik sorunların temelinde yatan insanmerkezciliğin en uç biçimlerine dönüşebilir. Ama aynı zamanda, günümüz kültürünün onu motive eden ideale yaklaştırılabilmesi halinde, daha özgür, daha özgün, daha sorumlu bir mekan üretim pratiği gelişebilir. Tezin bir diğer önerisi, kavramla ilişkilendirilmiş uygulamaların eleştirisinin onları harekete geçiren idealden yola çıkılarak yapılmasıdır. Bunun yapılabilmesi halinde, bu uygulamalara yapay bir marjinallikten öteye gitme imkanı tanınmış olacaktır. Anahtar Kelimeler: Mimarlık, Doğa, Eleştiri, Kendiliğindenlik, Düşünümsellik, Kendini gerçekleme, Sahicilik etiği, Paradigma.
Koleksiyonlar
- Fen Bilimleri Enstitüsü [439]