Özet
Kenti, bireylerin bir arada olduğu, özel ve kamusal tüm yaşam alanlarının toplamı olarak
nitelendirebiliriz. Bireylerin yaşam tarzları, yaşam ile ilgili seçimleri doğrultusunda kent
sürekli şekillenmekte, değişmekte, büyümektedir. Bu süreç içerisinde planlı adımlar
atılmadığı takdirde, değişim ve büyüme olumsuz yönde olmaktadır.
Bu durum sonucunda, kentli kendisini yaşadığı kentin bir sakini olarak görmemekte, yaşadığı,
çalıştığı, gezdiği yerleri benimsememekte ve günümüzde çok kıymetli hale gelen zamanını
dolu dolu geçirememektedir. Kentsel yaşamın hızına yoğun iş temposu da eklenince, bireyler
fiziksel yorgunluğun dışında psikolojik olarak da tahrip olmaktadır. Dolayısıyla bireyin
beklentileri, istekleri de farklılaşmaktadır. Bu da bireyi mekânsal olarak farklı arayışlar
içerisine sokmaktadır. Kent içerisindeki bu farklı arayışlar, kendisini en belirgin şekilde açık
yeşil alanlar üzerinde hissettirmektedir. Çünkü kentli psikolojik olarak mutlu olmak
istediğinde, öncelikle doğa ile bütünleşmek istemekte ve bunun mekânsal yansıması da
kendini açık yeşil alanların en temel oluşumu olan parklar üzerinde göstermektedir.
Genel olarak belli bir yaş grubunun dinlenme ve küçük yaş grubunun oyun ihtiyacına yönelik
oluşumlar olan parklar, artık yetersiz kalmaktadır. Günümüzde, her yaş grubunun kendinden
bir şeyler bulabileceği, çeşitli fonksiyonlar ve aktiviteler yüklenmiş, daha hareketli,
yeniliklere ve gelişime açık park tasarım eğilimleri mevcuttur. Günümüzde birbirine benzer
biçimde düzenlenen parkların; dans, resim, müzik gibi sosyal-kültürel aktiviteler, farklı
büyüklükte ve içerikte spor faaliyetleri gibi yeterli mekânsal kullanımlara sahip olamadıkları
görülür. Açıklanan bütün bu nedenlerden dolayı kentlerin hayat kaynağı olan açık yeşil
alanların ve bu alanların en önemli yapı taşı olan park oluşumlarının incelenmesi bu tezin
konusunu oluşturmuştur. Çalışmada bu konulara değinilmiş, örneklerle detaylandırılmaya
çalışılmış ve sonuç olarak bir park tasarım rehberi düşüncesi geliştirilmeye çalışılmıştır