Özet
Hızla büyüyen, kalabalıklaşan, içinde barındırdığı insanlara hizmet etmek adına
yapılaşmaya devam eden şehirler, küreselleşme vasıtasıyla tek tipleşmeye
başlayarak özgünlüklerini, kimliksel özelliklerini kaybetmekte; gün geçtikçe daha
doğadan kopuk ve yapay koşullar sunmaktadır. Özellikle Türkiye'deki belediyecilik
anlayışının rant odaklı oluşu göz önünde bulundurulduğunda, nasıl bir çözüm önerisi
getirilebileceği de çıkmaza girmektedir. Yavaş hareketi, özellikle son yıllarda
oluşmuş ve benimsenerek yayılmış bir anti-kavramdır. Günümüzün hızlı, küresel,
tüketim odaklı yaşam biçiminin olumsuz getirilerinden arınabilmek adına, eleştirel bir
yaklaşımla, modern kalıpları değiştirebilecek potansiyeli olan toplumsal bir
harekettir. İtalya'da ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılmaya başlayan yavaş şehir
oluşumu da yavaş hareketinin kentlerdeki ayağıdır; Cittaslow Birliği'nin belirlediği 59
kriter ile her geçen gün yeni üyelere ulaşarak yayılmakta, hız çağının insanlarına ve
bu girdabın içindeki kentlere “yavaşla, sakince ilerle„ çağrısı yapmaktadır. Türkiyeʼde
şu an 8 adet üye yavaş şehir bulunmaktadır. Orta ölçekli bir Ege kenti olan
Seferihisarʼın, ilk yavaş kent olma sürecinde, toplumsal, ekonomik, kültürel ve
mekansal boyutlarıyla kent kimliğinin korunması yolundaki deneyimi, diğer kentlere
model olması açısından değerlendirilmelidir.
Anahtar Kelimeler: Yavaş şehir, cittaslow, sakin kent, küreselleşme, kent
kimliği, kimliğin sürekliliği
Sayfa Adedi: 88
Tez Yöneticisi: Yard. Doç. Dr. Dilek Erden Erbey