Özet
İnsanın gelişim süreci içinde, doğayla uyumlu yaşam tarzının teknolojinin ilerlemesiyle birlikte artık doğaya hükmeden, onun tüm kaynak değerlerini kullanan bir yapıya dönüşmüştür. Bu dönüşümün insanoğlu üzerindeki olumsuz etkisi zaman içinde anlaşılmıştır. Doğaya karşı gelmenin etkisi iledoğal kaynakların hızla tüketiminin, bugün ve gelecek için sürdürülebilirliğin kaynak değerlerinin sürdürülemezliğe doğru dönüşümü anlaşılmıştır. Bu nedenlerden dolayı sınırlı doğal kaynaklar ve bu kaynakların kullanımı ile ilgili20. yy başlarında uluslar arası çeşitli anlaşmalarla koruma ve geliştirme çalışmalarına başlanmıştır. Bu kapsamda hazırlanan Avrupa Peyzaj Sözleşmesi peyzaj alanlarının sürdürebilirlik anlayışı içinde Avrupa'daki peyzaj alanlarını bir bütün içinde görerek, bu alanların korunması, yöneltmesive planlanması için bir rehber niteliği taşır.Avrupa Konseyinin hazırladığı bu sözleşmenin Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilmesi, ülke sınırları içinde yer alan peyzaj alanlarının korunup geliştirilmesi için önemli bir adımdır. Özellikle İstanbul Boğaziçialanında yer alan yeşil alanların, kent, bölge, ülke ve kıta içindeki konumunun değeri algılanarak, planlama çalışmaları yapılmalıdır. 1950'lerde başlayan ve hala devam etmekte olan koruma çalışmalarının bütüncül bir anlayış içinde olmaması, yapılan tüm yasal düzenlemelerin hedefine ulaşmamasına neden olmuştur. Boğaziçi alanındaki doğal peyzaj alanları hızla bozulmuştur. Anahtar Kelimeler: Kamusal Alan, Yeşil Alan, Avrupa Peyzaj Sözleşmesi,BoğaziçiI