Özet
`Bahçe' kelimesi bir çok dilde `sınırlanmış bir alan' anlamına gelir. Resim de ilk önce sınırlanmış bir alanla yani kadraja almakla işe başlar. Bahçelerin doğal ve üç boyutlu olduğunu söyleyerek buna itiraz etmek bizi resimden ziyade heykelin ve mimarinin alanına yaklaştırır. Aslında bahçeler mimari yapıların dikey aksta yükselmesine ters olarak yatay eksende görme yoluyla etrafa doğru açılırlar. Tarihsel olarak anıtsal mimarinin `kaidesi' gibi ele alınan bahçeler giderek yapılarla bütünleşmişlerdir. Bahçeler Eski Mısır'dan bu yana iktidarların anıtsal tazahürleri olmalarının yanısıra başka bir açıdan kişinin kendi başına kaldığı tefekkür alanları olarak da yorumlanabilir.Monet, resim yapmak için oluşturduğu bahçesine giderek tutkuyla bağlanmış ve sonunda atölyesi, bahçesi ve resimleri ayrılmaz bir şekilde bütünleşmiştir. Şüphesiz öznel bir tavırla yapmıştır bunu. Orangerie Müzesindeki oval salonlar bu bütünleşmenin sonucunu yansıtırlar.Günümüzde sanatçıların bahçenin kendisini bir sanat yapıtı olarak ele almaları, doğal, yapay, nesne, temsil, mimari, botanik, resim gibi alanlar arasındaki ilişkileri yeniden gündeme getirmektedir.