Özet
Yerel yönetimler ve özerklik ilişkisi dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yerel siyasetin ve sosyolojinin önemli tartışma konularından biridir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı 15 Ekim 1985 tarihinde İsveç'in başkenti Stockholm'de Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Sürekli Konferansında hazırlanarak Yerel Yönetimlerden Sorumlu Avrupa Bakanlar Konferansında kabul edilerek aynı tarihte sadece Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin imzasına açılmıştır. Yürürlüğe girebilmesi için asgari 4 üye ülke tarafından onaylanması koşulu bulunan belge 1 Eylül 1988 tarihinde bu onay sayısına ulaşılmasıyla resmen yürürlüğe girmiş olup Eylül 2011 itibariyle Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkeden 45'i tarafından onaylanmıştır. Şart, akit tarafları, yerel yönetimlerin siyasi, idari ve mali bağımsızlığını güvence altına alan temel kuralları uygulama taahhüdü altına sokmakta, yerel özerklik ilkesinin ulusal mevzuatta ve uygulanabilir olduğu hallerde, Anayasa'da tanınması hükmünü getirmektedir. Türkiye ise Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı'nı 21 Kasım 1988 tarihinde imzalamıştır. Ancak yerel özerkliği teminat altına alan ve yerel yönetimlere görevleri ile mütenasip gelir sağlanmasını ve kaynakların gerçek ihtiyaçlara yöneltilmesini amaçlayan maddelere çekince koymuştur. İmzalandığı günden itibaren yerel yönetimler alanında çok sayıda reform yapılmasına rağmen hâlen yerel yönetim kurumlarına idari, mali ve siyasi alanda çeşitli hakların verilmesini ön gören madde ve paragrafların üzerindeki çekinceler devam etmektedir. Bu çekinceli maddeler yerel yönetimlerin verimli, şeffaf, hesap verebilir ve çözüm odaklı hizmet üretmelerini kısıtlamaktadır. En önemli yerel yönetim kurumları olan belediyelerin bu konuya ilişkin yaklaşım ve uygulamaları bugün bile yeterince bilinmemektedir. Oysa Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı öncelikle ve doğrudan belediyeleri ilgilendirmektedir. Dolayısıyla asıl olan yerel yönetim aktörlerinin bu şarta ilişkin algı, görüş ve yaklaşımlarıdır.