Özet
Gerek jeopolitik konumu, gerekse tarihi miras içindeki kültür varlıklarıyla Üsküdar, önemli bir yerleşim yeridir. Dört yüz elli yıldan beri Türk hakimiyetinde olan bu kent, Osmanlı ile birlikte yoğun bir imar ve iskân faaliyetine girmiştir. 15. Yüzyıldan bu yana süregelen imar politikası sonucu, Kuzguncuk ile Harem arası yalı ve saraylarla dolu iken, günümüze bu yapılardan sadece bir kaçı gelebilmiştir. Günümüze gelen taşınmaz kültür varlıklarından, hemen hemen her dönem özgün İşlevini sürdüren camiler ilk sırayı alır. Bu yapıların günümüzde de hizmet veriyor olması ancak, sürekli bakım ve onarımlarla mümkün olmuştur. Türkler, meydana getirdikleri yapıların bakım ve onarımlarının yapılması için, oluşturdukları "Vakıf sistemi, uzun yıllar bu yapıların ayakta kalmalarını sağlamıştır. Günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı olan bu yapıların bakım ve onarımları da yine bu kurum tarafından gerçekleştirilmektedir. Mihrimah Sultan, Valide-i Cedit, Şemsi Ahmet Paşa, Beylerbeyi, Rum Mehmet Paşa, Ayazma, Selimiye Camileri başta olmak üzere Üsküdar camileri, ya deniz kenarında ya da denizi gören ve denizden gelen her türlü soğuk hava olayına açık olması nedeniyle, inşa malzemesi taş olan bu eserler çok kolay etkilenmektedir Üsküdar'da ele aldığımız camilerde yapılan müdahalelerin büyük bir bölümü üst örtü, alçı işleri, kalemisleri ve ahşap elemanlara olmuştur. Bunun yanında, tabii afetlerden zarar gören bir çok yapıda da esaslı bir müdahale söz konusudur. ANAHTAR KELİMELER: Üsküdar, Osmanlı, Cami; Taşınmaz Kültür Varlıkları, Mimari, Onarım; Restorasyon