Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Karolenj dönemi tarihyazımında Müslümanların temsili (VIII. ve IX. yüzyıllar)
Özet
Müslümanlar VII. yüzyılın ortalarından itibaren fetih hareketlerini hızlandırmışlardır. Bu durum, onların diğer devletler ve topluluklar ile ilişki kurmalarına olanak sağlamıştır. İslâm orduları Endülüs topraklarının fethedilmesini takip eden yıllarda dönemin Avrupa'sındaki en önemli güçlerden biri olan Franklar ile karşı karşıya gelmişlerdir. Bu karşılaşmanın Frank kaynaklarındaki yansımaları, erken dönem Ortaçağ Avrupası'ndaki Müslüman algısını şekillendirmiştir. Endülüs'ün fethini gerçekleştiren Arap ve Berberî nüfusu hakkında Avrupa literatürü çeşitli terminolojik bilgilere sahipti. Bunlar genellikle Roma döneminde kullanılan terimler ile Eski ve Yeni Ahid üzerinden değerlendirilen anlatılara dayanıyordu. Kuzey Afrika'daki Berberî nüfusu için kullanılan Mauri ve Araplar için kullanılan Arabes gibi terimlerin dışında, Eski Ahid'deki anlatılarla şekillenen Ismaelitae, Agareni, Saraceni gibi terimler de özellikle Arapları ve onlar aracılığıyla da genel olarak Müslümanları temsilen kullanılmaya başlanmışlardı. Bu terimlerden Ismaelitae ile Agareni Hz. İbrahim'in oğlu İsmâil ile onun annesi câriye Hâcer'i nitelemekteydi. Bu iki isim Hıristiyan yazınında köleliği ve Eski Ahid'i temsil etmekteydiler. Saraceni ise Hz. İbrahim'in eşi Sâre'yi nitelemekteydi ve Hıristiyan yazınında Sâre ile oğlu İshak, Yeni Ahid ile Hıristiyanlığı temsil ediyorlardı. Buna bağlı olarak Ismaelitae ve Agareni terimleri ile nitelenen halkların Hıritiyanlığa düşmanlığına vurgu yapılmaktaydı. Aynı halklar için geleneksel ve etimolojik anlamda değerli bir yeri olan Saraceni de kullanılmaktaydı ancak bu durum ilk dönem Hıristiyan yazarlarından itibaren yanlış bir kullanım olarak sunulmaktaydı. Kökenleri oldukça eskiye dayanan bu terminolojik yapı, Karolenj tarihyazımında da sürdürüldü. Müslümanların Karolenj kaynaklarında yer bulmaları, ailenin içerisinde bulunduğu siyasî sürece paralel olarak gelişmişti. Endülüs Valisi Semh b. Mâlik'in kuzey seferlerine dair sunulan anlatılar, Karolenj ailesine rakip olan Aquitania Dux'u Eudo tarafından durduruldukları için Karolenj kaynaklarının büyük bir bölümünde aktarılmamış veya çarpıtılmışlardır. Aynı şekilde Poitiers Savaşı'na dair sunulan anlatılara bakıldığında da Eudo'nun Müslümanlar ile savaş öncesinde bir iş birliği yaptığı aktarılır. Diğer dönem kaynakları ile yapılan karşılaştırmalar sonucunda bu bilginin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki Karolenj ailesinin Francia'yı koruyan yegâne güç oldukları mesajı verilmek istenmiştir. Bu açıdan da Müslümanların bir dış düşman olarak kaynaklarda nasıl kendilerine yer buldukları ve bu durumun Karolenj propagandasına nasıl yansıdığı görülmüştür. Terminolojiye bakıldığında ise Karolenj tarihyazımında Araplar için Ismaelitae ve Agareni'den ziyade Saraceni terimi daha çok tercih edilir olmuştur. Arabes terimi ise zamanla tercih edilmemeye başlanmıştır. Berberîler ise geçmişte olduğu gibi Mauri olarak anılmaktaydılar, ancak bazı durumlarda geniş bir anlama sahip olmaya başlayan Saraceni terimi ile de anıldıkları görülür. Endülüs toplumu özelinde Saraceni ve Mauri terimlerin birlikte kullanılmasıyla Araplar ve Berberîler arasında kesin bir şekilde ayrım yapılıyorduysa da çoğu zaman Endülüs nüfusunun geneli için Saraceni tabirinin kullanıldığı da görülür. Kuzey Afrika Müslümanları için ise bahsi geçen Mauri ve Saraceni terimlerini dışında Afri gibi coğrafî tanımlamalara da başvurulmuştur. Ayrıca Karolenjler ile Abbâsîlerin diplomatik ilişkiler kurmaları, kaynaklar için yeni bir tanımlama yolu açmıştır. Geniş bir çerçevede ele alınan Saraceni tabiri, elbette ki Abbâsîler için de kullanılmaktaydı. Ancak özellikle IX. yüzyıl ile birlikte onları nitelemek için Persae, yani Pers tabiri ön plana çıkmıştı. Ayrıca Abbâsîler, Endülüs ve Kuzey Afrika Müslümanlarına dair sunulan dış düşman portresinin dışında tutulmuş ve temsil bakımından Karolenj tarihyazımında önemli bir yer edinmişlerdi. Zira Karolenjler ile dış ilişkiler anlamında ortak bir paydada buluşmuş olmaları, onların kaynaklarda Batı'daki Müslümanlara kıyasla daha dostane bir şekilde ele alınmalarını sağlamıştır. Müslümanların Karolenj tarihyazımında nasıl temsil edildikleri, ne şekilde algılandıkları ve hangi terimlerle nitelendiklerine dair ortaya konan bu çalışmayla Müslümanların hem bir dış düşman hem de güçlü bir müttefik olarak Karolenj yazın dünyasına nasıl dahil edildiği görülmüştür. Kaynakların genel olarak bu nüfusu saldırgan, vahşi ve Hıristiyanlığın düşmanı bir halk olarak sunuşu ve bunun yanında Müslümanlar tarafından fethedilmiş toprakların boyunduruk altındaki bölgeler olarak betimlenişi, kullanılan terimler ile birlikte paralel olarak ele alındığında uzun yıllar boyunca gelişimini sürdürecek olan Avrupa'daki Müslüman algısının kökenlerini gözler önüne serer.
Koleksiyonlar
- Sosyal Bilimler Enstitüsü [1783]