Özet
Dünya çapında her geçen gün artan insan nüfusu, kaynak tüketimi ve çevre kirliliği dünyamızın ekolojisine zarar vermektedir. İnsanlık için vazgeçilmez olan doğal kaynakların göz ardı edilemeyecek oranda zarar görmesi, dünya üzerinde yaşayan insanlar kadar diğer canlıların da geleceğini tehdit etmektedir. Sanayileşme ile değişen üretim anlayışı ve teknolojik gelişmelere paralel olarak mevcut kaynakların tüketiminde hızlı bir artış meydana gelmiştir. 19. yüzyılın başlarında literatürde somut olarak kendini göstermeye başlayan sürdürülebilirlik kavramının en belirgin özelliği insanoğlunun geleceğini gözetmesi ve kullanıldığı alana ait kaynakların korunmasını içermesidir. İnsanoğlunun yeryüzündeki varlığını gelecekte de sürdürebilmesinin yolu bu kuşağın insanlarının gereksinimlerini; hem doğal kaynakları yenilenemeyecek oranda tahrip etmeden hem de çevreye geri dönüşü olmayacak boyutlarda zarar vermeyen yöntemlerle karşılamalarından geçmektedir. Doğal kaynakların ağırlıklı olarak mimarlık sektörü tarafından tüketildiği göz önüne alındığında sürdürülebilirliğin, özellikle de sürdürülebilir mimarlığın gelecek kuşaklar için ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada sürdürülebilirlik kavramı ilk ortaya çıkışından başlanarak, çağdaş sürdürülebilir konut tasarımı örneklerine ait iç mekân çözümlemelerine olan etkilerine değin incelenmiştir. Bir model önerisine de yer verilen araştırmanın gelecekte yapılacak konut tasarımlarında, doğal kaynakları en az miktarda tüketecek sürdürülebilir mekânlar yaratmak için dikkat edilmesi gereken kıstaslar hakkında bir başvuru niteliği taşıması hedeflenmiştir.