Özet
Fotoğrafın 19 Ağustos 1839'da Fransız Bilimler Akademisi'ndeki tescilinin ve 28 Ekim 1839'da Tasvir-i Efkar'da Türk halkına bu icâdın duyurulmasının üzerinden 163 yıl geçti. 1842'de Daguerre'in öğrencisi Mösyö Kompa'nın İstanbul'a gelip Beyoğlu'nda bir stüdyo açması, isteyenlere para karşılığı fotoğraf tekniklerini de öğretmesiyle fotoğraf günlük yaşantımıza bir daha hiç çıkmamacasına giriyordu.
Fotoğraf Tarihimizin gelişim sürecine baktığımızda toplumun fotoğrafla tanışması tanışması ü tarihsel olarak dünya ile koşut gitmesine karşın, sosyo-kültürel anlamda fotografik imgeye bakış im yöntemleri bakımından tamamen farklılıklar göstermiştir.
Fotoğraf Sanatı Tarihimiz; Cumhuriyet öncesi ve sonrası olmak üzere iki üst başlıkta irdelenebilir. Cumhuriyet öncesi yani Osmanlı Dönemi Fotoğrafı; çoğunlukla gayrimüslim fotoğrafçıların genelde stüdyolarda ürettiği ticarî amaçlı ve oryantalist yaklaşımlı diyebileceğimiz fotoğrafları ile asker fotoğrafçıların ürettikleri belgesel nitelikli fotoğrafları kapsar.
Cumhuriyet Sonrası Fotoğraf Tarihini açıkladığımızda ise; minyatür geleneğinden gelen görsel alışkanlıklara sahip bir toplumsal birikimin fotografik düzleme nasıl yansıdığından, fotoğraf teknolojisinin etkilerinden, kişisel fotografik yöntem ve bakış açısı farklılıklarından, ülkenin içinde bulunduğu zorlu ekonomik koşulların
fotoğrafla birlikteliğinin olumsuzluklarından veya olumlamalarından söz edebiliriz. Ancak o zaman Cumhuriyet'le birlikte değişen ve yenilenen toplumsal mekanizmaların ve tüm bu karmaşık yapının, varoluş sürecindeki fotoğrafın kendine özgü görsel dilini oluşturmasındaki etkilerini gözlemleyebiliriz.
Türkiye'de fotoğrafın tüm bu varoluş sürecine 1934 yılından itibaren tanıklık etmiş olan Cafer T. TÜRKMEN belgesel fotoğrafçılık, tanıtım fotoğrafçılığı ve bilimsel fotoğrafçılık alanlarında bizzat üreterek bu sürecin içinde yer almıştır. Eğitmen olarak Türkiye'de akademik anlamda fotoğraf raf eğitiminin eğitiminin başlamasına ve kurumsallaşmasına yaptığı katkı ile fotoğrafın bir sanatsal disiplin olarak yerleşmesinde, yıllar süren sabrı ve emeği vardır.
Biz burada salt fotoğraf sanatının bir öznesinden söz etmiyoruz. Özelde onun fotoğraf yaşamı etrafında dolaşırken, özelden genele Türkiye'de fotoğrafın son 60 yılının tanıklığını da yapıyoruz. Şüphesiz ki; bu sürecin tamamı tek kişinin şahsında tümlenemez. Yine de O, bireysel deneyiminin ve mesleki birikiminin bize verdiği referansla, fotoğrafımızın ardıl bağlantılarına ışık tutacaktır.
Hocaların hocasına en derin sevgiler ve saygılar../
Prof. Ahmet Öner Gezgin/
Dekan