Mimar Sinan Fine Arts University Institutional Repository
DSpace@MSGSÜ digitally stores academic resources such as books, articles, dissertations, bulletins, reports, research data published directly or indirectly by Mimar Sinan Fine Arts University in international standarts, helps track the academic performance of the university, provides long term preservation for resources and makes publications available to Open Access in accordance with their copyright to increase the effect of publications.Search MSGSÜ
Cumhuriyet Dönemi mimarlığının siyasal, ekonomik ve sosyal gelişmeler paralelinde modernleşme süreci 1950-2000
Abstract
Türk mimarisinin 1950-2000 yılları arasındaki modernleşme sürecini incelediğimiz tez çalışmamızda, ülke içinde yaşanan ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel değişimlerin mimarlık ortamına yansımaları diğer taraftan modernleşme alanında örnek alınan yabancı ülkelerin etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Sözü edilen 50 yıllık sürecin mimarlık serüvenine bakıldığında bir muhtıra ve iki darbe süreciyle karşılaşılması, ortamın kısıtlama ve özgünleşme yolunda engellendiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Ortama bu perspektiften bakıldığında, Türk mimarisinin modernleşme trenindeki yolculuğunun Batı ülkelerindeki kadar özgür ve özgün geçmediği açıktır. Birçok değişik tarzın aynı anda uygulandığı 50 yıllık süreçte yapı tipolojileri konut, sanayi eğitim, sağlık ve ticaret binaları, resmi, dini ve kültürel binalar ile konaklama tesisleri olarak kendi içinde gruplanabilir. En büyük nedenlerini içgöç ile doğal afetlerin oluşturduğu ve Türk mimarisinde en büyük paya sahip konut alanında 1950lerde başlayan yoğunluk, 2000li yıllara kadar çoğalarak devam etmiş ve özellikle 70li yıllarda üst seviyelere ulaşmıştır. Konut tipolojisinin müstakil ev, apartman ve toplu konutlarla başlayan mimari yolculuğu gökdelen, studio daire, rezidanslar ve akıllı evlere uzanmış ancak gecekondu kültürü de mimari mozaikte her daim var olmuştur. 1970lerde etkinleşmeye başlayan turizm sektörü, bu alandaki yapıların inşasına hız kazandırırken, bacasız sanayi için asıl önemli adımların 80lerde atılmaya başlandığı ve 90larda da doruğa ulaştığı görülmektedir. Fonksiyonalist ve birbirini andıran otel yapılarından tatil köylerine ve tematik komplekslere gidilen süreçte, özgün denemeler kadar kitsch uygulamalara da yer verilmiştir. Ülke gelişimi için sanayinin gerekliliğinin devlet tarafından anlaşılıp sektörün desteklemesi, sanayi yapılarının gelişiminde önemli noktayı oluşturmaktadır. Bu yolda işlevsel ve mütevazı oluşlarıyla dikkati çeken erken dönem yapılarının yerine modernleşme sürecinin gelişmiş teknolojisi ve inşaat malzemelerinin kullanıldığı, geniş alanlar üzerine planlanan, büyük boyutlu, yeni tipolojili sanayi yapıları inşa edilmeye başlanmıştır. Prestij yapıları olarak adlandırılan ticaret yapıları ise birçok yapı grubunu içine alan, gücün simgeleştiği ve mimarlara özgün denemelerin yolunu açan, büyük şehirlerdeki çok katlı yapılardan oluşmaktadır. Alışveriş merkezleri, iş hanları, iş merkezleri, büro binaları, plazalar, gökdelenler, rezidanslar olarak birkaçını verdiğimiz bu prestij yapıları, gerek formları ve görünümleri, gerekse yükseklikleri ile bulundukları şehirlerin simgesi haline gelen hatta kentlerin siluetlerini belirleyen yapılar olarak zamanla kutsallaşma yoluna girmiştir. Malzemelerin ve tekniğin sınandığı bu yapılar dolaylı olarak güç gösterisi ve yarışını da ülke gündemine taşımıştır. Devlete ait resmi binalar ise nev-i şahsına münhasır tavırları ve bir döneme ismini veren uygulamalarıyla dikkati çeken tipolojilerden birine işaret etmektedir. En çok 1960-69 yılları arasında inşa edilen resmi binalarda 1970lerde uygulanan Bakanlık Modernizmi, darbelerle şekillenen ülke mimarisinde, devlet gücünü sembolize eden, monoton ve bir nevi anıtsal yapı kimliğini oluşturmuştur. 80lerde ise mimaride yaşanan biçimsel serbestlik kamu binalarına da yansımış ve değişik denemelere imkân tanınmıştır. Türk mimarisinin yumuşak karnını oluşturan dini yapılar ise yapı tipolojileri içinde her dönem sayısal ağırlığını hissettirmiş ve günümüzde de hissettirmektedir. Yine de asıl yoğunluğun 1990-2000 yıllarını kapsadığı 50 yıllık süreçte üzerinde değişiklik yapabilmenin en zor olduğu bu tipolojinin tekrarlarla devam ettirildiği gözlenmektedir. Yine de değişik mimari dile sahip camiler hayata geçirilmiş fakat bunlar da uzun yıllar eleştirilere maruz kalmıştır. Çünkü Müslüman ülkelerde var olan düşünce ve ihtiyaçlar doğrultusunda, günün teknolojik imkânlarıyla uygulanan formlar, bilindiği gibi zaman içinde nesilden nesile geçerek ananevi bir kimliğe bürünmüş, bu kimlik de cami mimarisini kuşatarak özgünleşmesine ve özgürleşmesine engel teşkil etmiştir. ANAHTAR KELİMELER: Cumhuriyet, Türkiye, Modernleşme, Mimari, Tipoloji
Collections
- Doktora Tezleri [786]