Özet
Geometrik şekiller hiçbir zaman mimari cephelerden eksik olmamıştır fakat bu biçimlerin asıl ağır basması 12. ve 13. yüzyıllardaki Altın Çağı içine rastlar. özellikle 13.yy'da geometrik kompozisyonlar Anadolu anıtlarında en yüksek sanat düzeyine ulaşırlar. Sonraları ana yüzeylerdeki yerini bitki formlarına bırakan geometrik biçimler ikinci derecedeki mimari unsurlara düşer. Buna göre diyebiliriz ki; 13. yüzyıl iki motif türünün dönüşüm noktası olarak belirir. Standart ölçüleri ve yalın biçimleri nedeniyle tuğla örgüsü geometrik üslup içinde ağır bir yer tutar. Osmanlı mimarisinin başlangıcına kadar tuğla tekniği yaratıcı geleneklerini korumuştur. Kümbetler ve daha sonra minareler, cephelerindeki zengin geometrik kompozisyonlarla iki önemli mimari tiptir. Tuğladaki karakteristik formlar İran Bölgesi Büyük Selçuklu eserleriyle bağlantı halinde izlenebilirken taştaki geometrik örnekler daha karmaşık ve zengin bir görünüm içindedir. Taşta, bir duvar örme sorunu yanında, ayrıca bir desen sorunu ağır basar. Geometrik kompozisyonlarla bezenmiş yapılar arasında cami ve medreseler çok sayıdadır. En eski geometrik biçimleri ahşap işçiliğinde de görmek mümkündür. Hem kündekari hem de oymada, Osmanlı çağının sonuna kadar süren güçlü bir geometrik gelenek görürüz. Son dönemlere doğru şebekelerde, kapı kanatı ve pencere kepenklerinde kemik, metal, sedef ve bağa gibi değerli malzemelerin ilvesiyle zenginleştirilmiş tuğla işçiliği izlenmektedir. Anadolu 'nun her bölgesi geometrik kompozisyonlarda kendine özgü biçimlere sahiptir. Güneydoğu Bölgesi 'ndeki binalar iki renkli taş kompozisyonlarda esas itibariyle Zengi tezyinatının etkisindedirler. iran'dan Anadolu'ya kadar uzanan geniş topraklarda görülen sayısız kompozisyonlar, bölgedeki Türk sanatının bütünlüğünü belirleyen ana faktörlerden birinin geometrik tezyinat olduğunu kanıtlar. Geometrik şekillerin zengin teknik bilgi, geometri, cebir ve diğer matematik bilimlere dayandığı unutulmamalıdır. Din, malzeme veya öteki faktörler arasından yalnızca birini orijin olarak göstermek bütünüyle anlamsızdır. Bu tezyinatın kaynağı problemi çeşitli unsurların kaynaşmasıyla oluşan bir kültürel sistem içinde izah edilip yorumlanmalıdır. Bu çalışmadan çıkan sonuç; zaman ve mekan arasında dikkat çekici bir ilişkinin olduğu yolunda bir rapor ortaya atmamıza imkan vermektedir. Geomterik kompozisyonların kronolojik gelişmesi açısından berrak bir gelenek veriyor.