Özet
Bu çalışmanın amacı, çokkültürcülüğü dayandığı iki felsefi gelenek olan liberalizm ve
komüniteryanizm ışığında ele almaktır. Çokkültürcülük küreselleşme, göç ve
postmodernizmin etkisiyle politik felsefeyi işgal eden bir kavram olmuştur. Ulus devletlerin toplumdaki kültürel çeşitliliğe yaygın olarak verdiği tepki asimilasyon
politikaları olmuştur. Çokkültürcü filozoflar asimilasyonu ahlaki bir seçenek olarak
görmemekte olup başat kültürler dışındaki kültürel grupların saygıyı hak ettiğine ve
korunması gerektiğine vurguda bulunur. Bu nedenle bireysel hakların yanı sıra
grup/dayanışma/aidiyet haklarının tanınmasını teklif eder. Çokkültürcülüğün
argümanları, liberal ve komüniteryan yaklaşımlardan beslenmektedir. Liberal ve
komüniteryan yaklaşımlar benliğin oluşumu, devletin tarafsızlığı, benliğin, adaletin ve
hakkın amaçlara, yarara ve iyiye önceliği gibi konularda farklı tutumlara sahiptir. Bu
tutumların bir uzantısı olarak çokkültürcü filozoflar, bireyi kültürle ilişkisi içerisinde
ele almakta ve birey için taşıdığı önem nedeniyle kültürlerin tanınmasını amaç
edinmektedir.