Özet
İRAN'DA BÜYÜK SELÇUKLU ŞEHİRCİLİĞİ: İSFAHAN ÖRNEĞİ İran'ın en kadim şehirlerinden biri olan İsfahan, en parlak dönemlerini Selçuklular ve Safeviler devrinde yaşamıştır. Orta Çağ'daki büyük İsfahan şehrinin ortaya çıkışında, Selçuklu öncesi İslami Dönemin etkisi göz ardı edilemez bir durumdur. Sasaniler Döneminde birçok açıdan büyük bir şehir olma kapasitesine malik olan İsfahan, bu potansiyelini gerçekleştirme yolundaki ilk fırsatı, Abbasiler Döneminde yakalamıştır. İlk kez ticaret ve pazarla tanışan İsfahan, bu dönemde yakaladığı istikrarlı büyümeyi Selçuklular Dönemine kadar idame ettirmiş ve Selçuklularla birlikte her bakımdan döneminin en abat, en zengin ve en gelişmiş şehirlerinden birine dönüşmüştür. Selçuklular Dönemine gelindiğinde İsfahan'a karakterini verecek olan mimari bir üslubun henüz ortaya konulamadığı görülmektedir. Şehrin ticaret ve şehir ekonomisiyle tanışmasına vesile olarak, Sasaniler dönemindeki açığını kapatan Abbasilerden sonra, ilk mimari üslubun vücuda getirilmesiyle şehrin ikinci büyük eksikliği Selçuklular eliyle tamamlanmış ve böylece İsfahan, bir Orta Çağ İslam şehrinde olması beklenen tüm hususiyetleri haiz bir şehir olarak zuhur etmiştir. Selçuklular, mimarideki klasik çizgilerini İsfahan'da inşa ettirdikleri eserlerde yakalamayı başarmışlardır. Bu klasik üslubun oluşumunda Horasan coğrafyasının hayati bir önemi vardır. Horasan hem İslamiyet öncesi antik dönemlerde hem de İslamiyet sonrası Türk hakimiyeti döneminde İran'ın mimari ve şehircilik anlamında beslendiği ortak paydayı teşkil etmektedir.