Abstract
İnsan doğumundan itibaren yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmek adına kendi mekânlarını ve gereksinimlerini karşılayacak nesneleri tasarlar. Toplumlar zaman içinde kültür, adalet, inanç, çevresel faktörler, yaşayış şeklinden de etkilenerek doğa ile mücadele edebilmek için gelişim gösterir. Bu gelişim sürecinde, çevresini ve içinde bulunduğu koşulları değiştiren insan, zamanla mimari, iç mekân, mobilya gibi kavramları ortaya koyar. İnsan ölçülerine hizmet eden mekân-mobilya döngüsünün en önemli sebebi ihtiyaçların karşılanması ve insanın yaşamını sürdürebilmesidir; bu noktada en değerli yol gösterici de ergonomi, biçim, işlev, malzemedir. 20.yy.'da sanayi alanında olan gelişmelerle, mobilya sektörü daha hızlı gelişim göstermiş, çeşitli tasarım kriterleri ve türleri ortaya çıkmıştır. Günümüz mobilya türleri de bu gelişim süreci sonunda; malzeme elverişliliği teknolojik gelişimler, yeni ihtiyaç bulguları, kolay ve seri üretim faktörlerinden etkilenerek bu günkü halini almıştır. Günümüz tasarım anlayışında, iç mekânda mobilyanın daha az yer kaplaması gerekliliği, mekânı oluşturan zemin, duvar ve tavan yüzeylerinde bütünleşik olarak şekillenen, iç mekân donatı mobilyalarını ortaya çıkarmıştır. Bu mobilyaların oluşumunda etken diğer bir faktör de doğadaki formların taklidi sonucu ortaya çıkan organik form benzetimlerinin, insanın tükettiği doğaya olan özleminden meydana gelmiş olmasıdır. Bu çalışmada günümüz tasarım anlayışında iç mekân donatısı olarak mobilyanın Biyomimetik etkileşimleri de göz önünde bulundurularak, bütünleşik mobilya tasarımları biçim-işlev-malzeme yönünden değerlendirilmiştir. Mobilya tarihi bölümünde ise, tarihçe geniş tutularak günümüz mobilya anlayışının temellerinin sorgulanması acısından değinilmeye ihtiyaç duyulmuştur. Tez, konusu itibari ile mümkün olduğu ölçüde kaynaklara bağlı kalınarak kanıtlar üzerinden yapılandırılmıştır.