Özet
Yüz yıllardır insanoğlu ahşabı yapılarında, ev içlerinde ve hatta su oluklarında bile kullanmıştır. Yapılarda sıkça kullanılan bir malzeme olmasına rağmen ahşap biyolojik, kimyasal, mekanik, termal, açık hava şartları gibi birçok yıpratıcı unsurun hedefi olmaktadır. Ahşabı bu unsurlardan korumak zor ve maliyetli olabilmektedir. Geçmişte ahşabı korumak amacıyla bazı bitkisel yağlar kullanılmış olsa da sanayinin ve teknolojinin gelişmesiyle kimyasal kullanımına geçilmiştir. Korumada kullanılan arsenik gibi ağır kimyasalların çevreye ve dolaylı olarak insanlara oldukça zarar verdiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla doğaya zarar vermeyen ve ekolojik yaklaşımı destekleyen bitkisel yağlar, ahşap korumada tekrar önem kazanmış ve küresel ısınmaya karşı destek olarak görülmüştür. Bu tezde ilk olarak ahşaba hasar veren etkenlerden bahsedilmiş ardından geçmişten günümüze kullanılmış kimyasalların ne gibi çevresel zararlarının olduğuna değinilmiştir. Ardından antik çağlardan günümüze kadar uygulanmış bitkisel yağlar ele alınmış, etkinlikleri, kullanım alanları ve diğer farklı bileşimlerle karışımları irdelenmiştir. Bilinen bitkisel yağların yanı sıra çok dikkat çekmeyen ama koruma potansiyeli olan çok sayıdaki bitkisel yağların işlevinin incelendiği bu tez çalışmasının ahşap korumada yağların performansını arttırmak için yapılacak laboratuvar çalışmalarına katkısı olması beklenmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda uygulanan zeytinyağı kaplamasında ahşabı UV ve bazı zararlı mantarlardan koruyan biyofilm kaplamasına rastlanmıştır. Nar çekirdeği yağı, sedir yağı ve tung yağında ise günümüzde tarihi yapıların korumasında kullanılan bezir yağından daha etkin bulunmuştur. Nar çekirdeği yağı atık nar kabuklarından ve posasından yapılmakla beraber düşük maliyet ve geri dönüşüm imkânı vermektedir. Bu da gelecek araştırmalar için umut vadetmiştir.