Özet
Emek ve kent birbirini etkileyen ve şekillendiren olgulardır. Emek bir yandan kenti inşa ederken, kent de emeğin doğasını biçimlendirir. Kentleşme tarihi içinde yaşanan süreçlerin emeğe biçtiği rol ise insan hayatını ve toplumsal tahayyülleri şekillendirmektedir. Bu nedenle ortada derin bir bakış açısıyla okunması gereken bir kavram vardır. Bu çalışma, emek ile kent arasındaki karmaşık ilişkiyi tarihsel olarak anlamaya yöneliktir. Araştırma, Bomonti Bira Fabrikası tarihinde yer alan emek deneyimlerini konu alırken, bu deneyimlerin gerçekleştiği yer olan Bomonti semtinin tarihsel olarak toplumsal yapısını ve mekânsal dönüşümünü ortaya koymuştur.Sermayenin, emeğin kentlerde başrolü oynadığı zamanlardan farklı olarak kentsel çevreleri emeğin yarattığı birikimlerden ve zenginliklerden yoksun bırakması, çalışma hayatının giderek daha da sertleşmesine ve sosyal hayatın renksizleşmesine yol açmıştır. Emeğin yaşadığı ortamın, bir zamanlar sırtını devletine dayadığı işini kaybetme korkusu yaşamadığı, yaşam kalitesinin daha yüksek olduğu, dolayısıyla bireyin şimdiki gibi yalnızlaşmış değil, kalabalık hissettiği bir ortamdan, güvensiz ve tedirgin yaşanılan bir ortama dönüştüğü görülmektedir. Unutulmaması gereken başka bir nokta kuşaklar arası aktarımın sekteye uğradığı gerçeğidir. Bundan dolayı bu eksikliğe bir katkı yapmak üzere yaşanan dönüşüm, deneyimleyenlerin anlatılarına başvurularak kurgulanmıştır.Çalışma, emeğin anlamının sorgulanmasıyla başlayarak, Türkiye'de emek tarihi ve kentleşme sürecine yönelik farklı dönemleri inceleyen birinci bölümü, Bomonti semtinin tarihsel gelişiminin değerlendirildiği ikinci bölümü, Bomonti Bira Fabrikası üzerinden emek deneyimlerinin incelendiği üçüncü bölümü içermektedir.