Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Liman kentlerinde koruma ve yaşatma prensipleriyle değerlendirilen gemi inşa endüstrisi yapıları: Tersane-i Amire üzerine yeni bir senaryo “Haliç Tersanesi bilinç platformu”
dc.contributor.advisor | Aytıs, Saadet | |
dc.contributor.author | Özen, Esin Sarıman | |
dc.date.accessioned | 2022-06-20T20:22:54Z | |
dc.date.available | 2022-06-20T20:22:54Z | |
dc.date.issued | 2014 | |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/20.500.14124/1752 | |
dc.description | Tez (Doktora) -- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014. | en_US |
dc.description | Kaynakça var. | en_US |
dc.description.abstract | Sosyo-ekonomik gelişme sürecinde endüstrileşmenin en önemli etkisi çevre üzerinde görülmüştür. Toplumun sürekli etkileşim içinde bulunduğu çevre ve kentlerdeki büyük değişimlere neden olması, endüstri devriminin kentleşme devrimi olarak nitelendirilmesini sağlamıştır. 19. yüzyılda yaşanan Endüstri Devrimi sonrasında tüm dünyada etkisini göstermiş olan sanayileşme süreciyle birlikte gelişen dünya ekonomisi, endüstriyel alanda yaşanan büyümeler, üretimde uluslararası sirkülasyonun sağlanması (özellikle deniz ve demiryolu taşımacılığı) sonucu kentler kaçınılmaz olarak hızlı bir büyümenin içine girmişlerdir. Bu hızlı büyümenin sonucu olarak bir zamanlar kent dışında konumlanmış olan endüstri yapıları, bu yapılara bağlı depolar, hangarlar, tersaneler, vb. günümüze gelindiğinde kentin çekirdeğinde konumlanır hale gelmiş, kent merkezinde konumlanmalarından ötürü artan arsa değerleri tüm dikkatleri bu mirasın üzerine çekmek yerine arsalarına çekmiş bu yapıların yalnızca arsaları bazında değerlendirilmişlerdir. Uzun yıllar farklı amaçlar uğrunda bulundukları bölgeye hizmet vermiş bu endüstri yapılarının yıllarca kaderine mahkum edilmesi yerine toplum genelinde koruma bilincinin oluşturulması, "gerekiyorsa" bu yapıların günümüz koşullarında değerlendirilerek yeni kimlik ve fonksiyonlar ile nesilden nesile bir kültür mirası olarak yaşatılması hedeflenmelidir. Endüstri mirasının korunması yapıların doğru karar ve yöntemlerle yaşatılması kararıyla mümkün olacaktır. Günümüzde sürdürebilirlik hedefi ile bağlantılı olarak, kentlerde daha önce kullanılmış ve atıl olan alanların tekrar kullanımını sağlayan ve kentsel büyümenin ve yayılmanın sınırlandırılmasına yönelik kentsel dönüşüm projelerinin geliştirilmesi adına kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve gereksiz kentsel yayılmadan kaçınmaya yönelik stratejiler belirlenmesi amaçlanmaktadır. Kentsel büyümenin, uluslararası ve yerel boyutta ekonomik etkilerin, sosyal durumun, yeni teknolojik buluşların ve geleneksel yapılardaki bu liman bölgelerinin farkına varılması sonucunda kent tasarımında yeni düzenlemelere gidilmektedir. Sanayisizleştirme süreci sanayinin kent merkezlerinden desantralizasyonu, kentlerde yer alan işlevini yitirmiş tarihi alanların değerlendirilerek kente kazandırılmaları gereğini doğurmuştur. Önceden endüstri tesisi olan binaların şimdi endüstri dışı kullanımlara adapte edilmesi, özellikle kent merkezlerindeki işlevini yitiren eski sanayi ve liman alanlarının, projelerle kent yönetimlerinin prestij mekanı olarak yeniden işlevlendirme süreçleri gündeme gelmiştir. Tez çalışması kapsamında dünya çapında İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya gibi liman şehri olarak bilinen ve hala da liman işlevini faal olarak sürdüren kentler üzerinden dönüşüm okumaları yapılmış ve bu kentlerin kimisinde halen devam eden dönüşüm süreçlerinin dikkat çeken örnekleri incelenmiştir. Bu örneklere ek olarak geçmişten günümüze gelişim süreci incelendiğinde bir iç liman olarak faaliyet göstermesi özelliği nedeniyle Haliç kıyısında faaliyet göstermiş Hasköy Tersanesi örneği seçilmiştir. Günümüzde özgün işlevini sürdürmek yerine, geçirdiği bakım onarım çalışmalarıyla özgün işlevine referansla 'sanayi müzesi' olarak hizmet vermektedir. Haliç, Roma Dönemi'nden Bizans'a, Bizans Dönemi'nden Osmanlı Dönemi'ne ve hatta günümüze dek liman işlevi görmüştür. Eski kaynaklardan yerlerine ve isimlerine erişilen Bizans dönemindeki bu limanlar, kentin askeri ve ticari yönden gelişmesine paralel olarak Marmara ve Haliç kıyılarında sıralanmışlardı. En sert havalarda bile gemiler için korunaklı olan Haliç'in ağzındaki kıyı şeridindeki girinti ve çıkıntılar küçük limanların yapımı için son derece elverişli bölgede konumlanmışlardır. 1453 senesinde İstanbul'un fethinden hemen sonra kent bakım onarıma alınmış, savaşın tüm izleri silinmiş, kent tam manasıyla yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Fatih döneminde Haliç'in kimliğinde önemli bir yer tutan tersanenin kurulması ve bazı atölyelerin yerleşmesiyle bölgede sanayi işlevleri kendini göstermeye başlamıştır. Şirket-i Hayriye'nin kıyılar arasında seferlere başlaması ve 1838'de ilk köprünün yapılması sonucu; bölge zamanla kentin en canlı yasam alanlarından biri olmuştur. 19. yüzyılda Osmanlı'da ilk sanayileşme hareketleri başlamış, tersanelerinin yanı sıra çeşitli sektörlere ait üretim tesislerinin ilk konumlandığı bölgelerden biri de Haliç çevresi olmuştur. 20. yüzyılın başlarında Cumhuriyet'in ilanından sonraki süreçte Haliç'te mevcut olan liman, sanayi hammaddelerinin taşınması ve sonuç ürünlerin pazarlanması için büyük bir avantaj sağlamaktadır. Bu sebepten dolayı 1950'lere kadar bölge büyük ve plansız bir sanayi atılımına girilmiştir. Bu plansız sanayileşme beraberinde plansız konut alanlarını getirmiş, bu düzensiz yapılaşma için gerekli çevresel önlemler alınmamış, Haliç büyük bir kirlilikle karşı karşıya kalmıştır. Haliç Bölgesi'nde Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde başlayan ve yakın bir geçmişe kadar varlığını sürdüren sanayi yer seçimini etkileyen birçok planlama çalışması ve de plansız müdahaleler yapılmıştır. Bu çalışmaların amaçları birbirleriyle tutarlı olmasa da, hepsinin Haliç Bölgesi'nin bugünkü konumuna farklı etkileri olmuştur. Haliç kıyısında konumlanmış, denizcilik sektörüne hizmet veren sanayi yapılarından en köklüsü olan, Bizans Dönemi'nden bu yana yalnızca biçimsel olarak farklılık göstermiş; aynı işlevsellikle günümüze dek varlığını sürdürmüş Tersane-i Amire yapısı konumu itibariyle bulunduğu bölgeye hem sosyal hem ekonomik hem de kültürel girdiler sağlaması sebebiyle önemli bir yere sahiptir. Osmanlılardan günümüze ise ilk başta askeri manada üretim yapan Cumhuriyet sonrası ticari gemi inşasına yönelen tersane sahip olduğu ekipman ve donanım açısından da kamu tersanesi olarak uzun yıllar çalışmıştır. Büyüyen kentlerin hepsinde görülen ortak durum sonucu Haliç Tersaneleri de şehrin odağında sanayi faaliyetini sürdüren yapılar haline gelmişler ve dönem dönem Haliç kıyısında süregelen faaliyetlerinden ötürü eritme politikasıyla randımanları azaltılmış uzun bir süreç içerisinde de çalışan personel sayısı büyük ölçüde azalmıştır. Tersane, Bizans döneminden kalıntılar taşıyor olmasının yanı sıra tersanede bulunan 2 adet kızak, 3 adet kuru havuz Osmanlı Dönemi gemi inşasına ait en canlı veri olarak, halen hiç kusursuz varlıklarını sürdürmektedir. Göz göre göre bu endüstri ve kültür mirasına yalnızca arsa muamelesi yapmak, yaşanmışlığı, öğretilerini, tüm verilerini görmezden gelmek, alanı kamudan kopararak konuyla ilgili bir bilinç oluşturulmasının önüne geçmek söz konusu tarihi miras adına biçilen en kötü senaryodur. Söz konusu Tersane-i Amire'ye bağlı 3 tersaneden (Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri) maalesef ikisi kentsel dönüşüm uğruna salt arsa muamelesi sonucunda yitirilmiş, içindeki tüm ekipman satılmış durumdadır. Arda kalan Haliç Tersanesi tez çalışmasının ana konusunu oluşturmakta, tez kapsamında ele alınan tüm veriler ışığında kaybolan ya da hiç var olmamış bu 'endüstri mirası bilinci'nin oluşturulabilmesi adına, yitirilmek üzere olan Haliç Tersanesi'nin özgün işlevini sürdürmesine karar verilmiştir. Bu karara ek olarak alanda bir "bilinç platformu" oluşturulması, Haliç kıyısında ikamet eden ancak hiç suyla ilişki kuramamış hep yüksek duvarlar ardında ne yapıldığını merak eden semt, kent, ülke ve hatta bu mirasa ilgi duyan tüm dünya vatandaşlarına açılması, endüstri mirası turizmine hizmet edecek bir kompleks tasarlanması kararına varılmıştır. | en_US |
dc.format.medium | XIX, 246 y. : kimi rnk. ve ktl. res., pln., şzm. ; 30 sm. | en_US |
dc.language.iso | tur | en_US |
dc.publisher | Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.title | Liman kentlerinde koruma ve yaşatma prensipleriyle değerlendirilen gemi inşa endüstrisi yapıları: Tersane-i Amire üzerine yeni bir senaryo “Haliç Tersanesi bilinç platformu” | en_US |
dc.type | doctoralThesis | en_US |
dc.department | Enstitüler, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İç Mimarlık Anabilim Dalı İç Mimarlık | en_US |
dc.institutionauthor | Özen, Esin Sarıman | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.identifier.demirbas | 0063515 | en_US |
dc.identifier.yrd | 7F724C19-454C-4B4E-9549-3CF76EB5BE96 | en_US |
Bu öğenin dosyaları:
Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.
-
Fen Bilimleri Enstitüsü [439]
Institute of Science