Özet
Bu tez çalışması, İstanbul'daki anıtsal yapıların Cumhuriyet'in ilanından günümüze geçirdikleri onarım süreçlerinin uluslararası koruma ilkeleri ışığında kuramsal bir değerlendirmesini yapmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın temel hedefi, Türkiye'de uluslararası koruma ilkelerini bu ilkelerle eşzamanlı olarak takip edilip edilmediğinin sınanması; mimari mirasın korunması konusundaki yaklaşımları dönemsel olarak şekillendiren etkenlerin saptanması ve anıtsal yapıların korunmalarıyla ilgili mevcut sorunların ortaya konulmasıdır.Türkiye'de koruma alanında uluslararası önemli bazı anlaşmalara imza atılmış olmakla beraber, bu anlaşmalarda belirtilen ölçütlere uyum ve kabul edilen kararların hayata geçirilmesi konusunda bazı gecikmeler yaşanmakta olduğu görülür. Son yıllarda ülkede restorasyon uygulamalarındaki bilimsel yaklaşımların artışına rağmen, mimari koruma uygulamalarının kalitesi halen istenen seviyeye ulaşmamıştır.Bu çalışmada öncelikle, uluslararası mimari koruma kavramı ve uygulamalarının tarihsel süreçteki gelişimi incelenerek mimari korumanın çağdaş restorasyon ilkeleri çerçevesinde dünyada gelmiş olduğu nokta ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bunu takiben, 18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nda gelişmekte olan koruma yaklaşımları üzerinden Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne aktarılan koruma kültürü ve kurumlarıyla ilgili genel çerçeve çizilmektedir.Türkiye'de Cumhuriyetin ilanından günümüze anıtsal yapı mirasını koruma alanındaki gelişmeler kurumsallaşma, kuram ve uygulama başlıkları altında inceleme altına alınarak bu konuda yaşanan değişim ve dönüşümlerle ilişkilendirilmektedir. 1923'ten günümüze geçen sürede yaşanan değişim ve dönüşümler için, ülkedeki yasal, sosyal ve politik değişimlere de bağlı belli kırılma dönemleri tespit edilmekte ve Türkiye'de mimari koruma alanında sözsahibi olmuş kurumlar incelenmektedir.Bu incelemenin sonuçlarını somutlaştırmak amacıyla; İstanbul'dan simgesellikleri ve tarihi değerleriyle her dönem ön planda olan Ayasofya Müzesi, Fatih Camii; Topkapı Sarayı Müzesi ve Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu örnek olarak seçilmektedir. Bu dört yapının/ yapılar topluluğunun 1930'lu yıllardan günümüze geçirdikleri koruma ve onarım faaliyetleri birer tablo aracılığıyla irdelenmektedir. Örneklerin Cumhuriyetin ilanından günümüze geçirdikleri onarımlarda tercih edilen restorasyon yöntemleri ışığında, Türkiye'de mimari koruma alanında varolabilecek dönemsel eğilimler tespit edilmeye çalışılmaktadır.Sonuç bölümünde, yapılan genel bir değerlendirmeyle çalışma sürecinde elde edilen bilgi ve alan araştırmasından elde edilen bulgular karşılaştırılmasıyla ortaya çıkan temel sonuçlar çağdaş restorasyon ilkeleri göz önünde tutularak yorumlanmaktadır.