Özet
Günümüzde çevresel bozunmanın ana kaynağının antropojenik olarak ortaya çıkan yanlış ve amaç dışı arazi kullanımından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Özellikle sanayi sektörünün yer seçiminin flora ve fauna üzerindeki etkileri, verimli tarım arazilerinin endüstriyel ve kentsel amaçlarla kullanılması gibi ana sorunlar başlıca yanlış ve amaç dışı arazi kullanımlarının temel nedenleridir. Trakya Alt Bölgesi'nde iktisadi büyümeye dayalı bölge planlarında çevresel ve ekolojik dengelerin ihmal edilmesi nedeni ile antropojenik baskılar ve çevresel bozulma günümüzde çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu nedenle bölgenin mevcut ekolojik sorunlarının rehabilitasyonu, doğal kaynaklarının kontrolü ve korunmasını hedefleyen bir bölge planına ihtiyacı vardır. Bu çerçevede, Trakya Alt Bölgesi'nin bugünkü mekansal oluşumunda tarihi süreçlerin ve gerçek eğilimlerin incelenmesi büyük bir önem taşır. Bölgede şimdiye kadar yapılan planlar sosyo-ekonomik getiriler üzerine odaklanmış olup, çevre ve kalkınma planlanması arasındaki ilişki yeterli olmamıştır. Oysa ki bölgenin mevcut ve potansiyel durumu göz önüne alınırsa iktisadi büyüme hedefli yaklaşımlara göre ekolojik hedefli bir bölge planlama metodolojisi daha uygun bir çözüm alternatifidir. Bu bağlamda, Bölgesel Stratejik Çevresel Değerlendirmeye dayanan Ekolojik Bölge Planlama farklı bir yaklaşım tarzı sunar. AB Bölge Planlama yaklaşımları uluslar arası antlaşmalar öncelikli olmak üzere birçok nedenle birlikte Türkiye'deki bölgesel yaklaşımlar için bir çerçeve oluşturmaktadır. Trakya Alt Bölgesi jeopolitik konumu nedeni ile de AB Bölge planlama yaklaşımlarına ihtiyaç duymaktadır. Aynı şekilde çevresel sorunların sınır ötesi etkileri ve doğal kaynakların korunmasını amaçlayan AB çevre politikaları da bu aşamada devremeye girmektedir. Tez, arazi kullanım değişikliklerini Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama teknikleri ile belirleyip, şimdiye kadar ekonomik kazanımları hedefleyen politikaların neden olduğu çevresel degradasyonun, ancak ekolojik değerleri ön planda tutan Bölgesel Stratejik Çevresel Değerlendirme (RSEA) ve Ekolojik Bölge Planlama yaklaşımlarıyla giderilebileceğini benimsemektedir.