Abstract
Gelişen dünya dinamikleri içerisinde insanoğlu, doğal alanları tahrip ederek hızlı bir tüketim süreci içerisine girmiştir. Her geçen gün doğa ile kent arasındaki sınırın keskinleştiği bu süreçte, ekolojik açıdan önemli doğal peyzajlar yok edilmekte buna karşı geliştirilen koruma yaklaşımı ise, doğanın sınırlarını daha da sivrileştirmektedir. Bu yaklaşımın sonucunda insanoğlu, aşılması gereken bir engel olarak her daim doğal alanlar üzerine baskılarını sürdürmekte ve yasal - yönetsel çerçevede yakalayabileceği herhangi bir boşlukta bu alanlar içine sızmaktadır. Aslında insan doğayı kullanırken ve korurken oluşturduğu sınırlar üzerinden doğayı algılamaya çalışmakta, bu sınırlar üzerinden onu yönetmektedir. İnsanoğlunun yaratmaya çalıştığı bu sınırlar yapay sınırlardır. Doğanın içinde bu tür yapay/keskin sınırlar bulunmamaktadır. Doğanın bünyesinde bulunan ekolojik sistemler arasında her zaman bir geçiş söz konusudur. Tanımlanması ve belirlenmesi güç olan ekolojik geçiş zonları, bünyelerinde barındırdıkları zengin ekolojik özellikleri ile aslında tüm sistem için gerekli materyal, bilgi, enerji ve organizmaların, döngülerini ve akışlarını sağlamaktadır. Çoğunlukla tek bir çizgiye indirgenerek ihmal edilen bu alanlar, gelişen teknolojik olanaklar ile birlikte tanımlanmaya ve önemi ortaya konmaya başlamıştır. Bu tez çalışmasında öncelikle, ülkemizde henüz bilimsel bir tabanı oluşmayan ekolojik geçiş zonu kavramının teorik temelleri oturtulmuştur. Daha sonra yapılan örnek alan çalışması ile ekolojik geçiş zonları uzaktan algılama teknikleri kullanılarak İstanbul Beykoz çalışma alanı içerisinde nasıl konumlandığı belirlenmiştir. Ekolojik geçiş zonlarının karmaşık doğasından dolayı geleneksel sınıflandırma mantığı içerisinde çözümü söz konusu olmadığından dolayı bu tez çalışmasında bulanık sınıflandırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma yöntemi olarak seçilen kontrollü (supervised) bulanık (fuzzy) sınıflandırma ve bu tez özelinde yazılan uzaklık dosyası algoritması çalıştırılmış, daha sonra bu yöntemler sonucu elde edilen tematik harita, 2B orman alanları ile çakıştırılarak, çalışmanın kapsamı sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda özellikle tekil yapılaşmanın olduğu ve baskın olarak kırsal faaliyetlerin sürdürüldüğü alanlarda ekolojik geçiş zonları incelenerek sürdürülebilirlik kavramı üzerinden yorumlanmış, kent ve peyzajın gelecek nesillere aktarımının sağlanması için çıkarımlarda bulunulmuştur.