Abstract
Melankolinin, varoluş üzerine düşünmenin, sonsuzluk içinde sonluluğun gerilimini hissetmenin ve yaşamın çift kutuplu bütünlüğüne dönük gözlemin yarattığı durum olduğu kabul görmüştür. Aşkınlığa dair anlamı yakalamak uğruna dünyevi gerçekliği sorgulayan bu arayışın keder ve hazzı birlikte barındıran yapısı, yaratıcılıkla ve ruhsal gelişimle olan bağı yüzünden sanat üretiminin yapı taşlarındandır. Melankolinin sanatta oluşturduğu dil incelenirken, araştırma yapılan farklı alanların birbirine geçişkenliği ve melankolinin sanatçı için bir temadan ziyade tüm yapıtlarına gölgesini düşüren bir düşünce pratiği olması, metinde sanatsal açıdan disiplinlerarası bir yaklaşım izlenmesini doğurmuştur. Melankoli yayan sanat yapıtlarının izini sürerken, metin boyunca üzerinde durulan iki kutuplu varoluşun rehberliği, sanat tarihinde, yas ve acıdan beslenen yapıtlardan farklı olarak, zamansız ve mekansız, her zamanlılık taşıyan imgelere sahip sanat yapıtlarını, bu eser metnine ait heykelleri öncüleyen referanslar olarak seçmeyi öngörmüştür.