Özet
Zaman kavramı, sanatçının varoluşsal arayışında sonluluk/sonsuzluk bağlamında gerilim yaratan ve düşüncesini önemli ölçüde meşgul eden bir kavramdır. Geçmiş, şimdi ve geleceğin iç içe geçtiği öznel zaman, bilimin tanımladığı nesnel zamanın kronolojik akışını çoğu zaman devre dışı bırakır. Zamanın doğrusal akışı içinde yaşam/ölüm karşıtlığının birbirini besleyen kusursuz ritmi, doğanın yaratıcı tekrarı, çok boyutlu bu sürecin büyüsünü sanat yapıtında ifade etme isteği doğurmuş ve zamanın bazen örtücü, tamir edici bazen ise yıkıcı, yok edici yapısı sanatçıların farklı yaklaşımlarına göre sanat yapıtının teması olmuştur. Plastik sanatların, zamanı, tüm bileş enleriyle ifade etme isteği, tarihsel dönemlerin ruhuna bağlı olarak sembolik imgelerin bir aradalığı ile oluşan zihinsel yolculuklardan, sanat eserine doğrudan fiziksel hareketi dahil eden yapıtlara kadar zengin bir serüven yaratmıştır. Heykel sanatında da hareket, XX. yüzyıldan itibaren fiziksel hareketin de kullanımıyla çok yönlü yaklaşımlara sahip olmuştur. Bilim ve teknolojinin sanat yapıtına etkileri, bir yandan bizzat makineleşmeyi ve hızı konu alan heykellerin bu dönüşümü kutsadığı bir alan yaratırken, bazı sanatsal yaklaşımlar ise heykelde hareketi duygusal içeriği güçlendirmek adına plastik bir öğe olarak kullanmışlardır. Bu eser metinde, bu ikinci yaklaşıma yakın durularak, heykellerdeki duygusal etkiyi arttıracak yönde, gizlenmiş bir mekanik düzene bağlı hareket kullanımı irdelenmiştir. Anahtar kelimeler : Zaman, Döngüsellik, Hareket, Heykel, Nesne