Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
1980 sonrası Türk resminde yeni ekspresyonizmin etkileri
Özet
1980 sonrası Türk Resminde Yeni Ekspresyonizmin etkileri" adlı üç ana bölümden oluşan bu çalışmamızda Türkiye'de Resim Sanatında Yeni Dışavurumculuğun oluşumu, gelişim süreci ve etkileri genişçe incelenmiştir. Öncelikle Yeni Dışavurumculuğun köklerini bulduğumuz dışavurumculuk olgusu her yönüyle inceledikten sonra, Yeni Dışavurumculuğun oluşumuna etki sağlayan diğer unsurlar tarihi, kültürel, sosyal ve psikolojik açıdan anlatılmış, bu akımı oluşturan sanatçıların eserleri analiz edilmiş, daha sonra da etkileri ortaya konulmuştur. En sonunda da bir dönem bu akımın etkisinde kalarak yaptığım resimlerimle bağlantılar kurulmuştur. Yeni Dışavurumculuğun köklerini bulduğumuz Dışavurumculuğun her dönemde etkilerini gördüğümüzü söyleyebiliriz. İlkel çağlarda vahşi doğaya verilen mücadelenin ve kendini ifade etme biçiminin tekrarlanışının yanı sıra insanlığın kaybettiği ruhu geri kazanma savaşının göstergesi olan mağara resimlerinde güçlü dışavuruma tanık olabiliriz. Ekspresyonizmin oluşumundaki etki noktalarına bakıldığında, bir üslubun ve ya tavrın oluşumu, gelişimi bir önceki döneme göre anlam kazanmakta buna göre varlığını oluşturmaktadır. Bahsetmeye çalıştığımız bu durum yüzyıllar boyu insan ve toplum doğası gereği kendiliğinden birtakım sosyolojik-kültürel durumlarında etkisiyle ihtiyaçtan oluşagelmiştir. Bu doğal zincir 19.yy dan itibaren de aynı doğallıkla, kendiliğindenlikle dışavurumculuk akım olarak varlık bulmuştur. 1980'li yıllarda Yeni Dışavurumculuğun dünya resim sanatında aktif rol alması sebebiyle Dışavurumculuğun aynı yüzyıl içerisinde üçüncü kez gündeme oturmuş olduğunu söyleyebiliriz. Yeni-Dışavurumculuk, 1970'lerin sonunda ortaya çıkan "Postmodernizm" in birçok kolundan biriydi. "Ölü" sanat denen resmi benimsemekte olan yeni-dışavurumcular, bu hareketin saf soyutlamayı tercih etmelerinin yanı sıra, soğuk ve akli bir yaklaşıma sahip olmalarını hiçe sayıyorlar ve gözden düşürülmüş olan her şeyi (figürasyon, objektiflik, duyguların belli edilmesi, otobiyografi, hafıza psikoloji, sembolizm, cinsellik, edebiyat ve anlatı) öne çıkarıyorlardı.1980'lerin başlarında bu terim, Almanya'da George Baselitz(1938- ),Jörg Immendorf (1945 - 2007), Anselm Kiefer (1945 - ), A. R. Penck (1939 - ) Sigmar Polke (1941 - ) ve Gerhard Richter (1932 - ) benzeri sanatçıların yeni resimlerini tanımlamak için kullanılıyor, ayrıca Marküd Lüpertz (1941 - )gibi "çirkin gerçekçiler" denen sanatçılara, Rainer Fetting (1949-) gibi Neue Widden (Yeni Vahşiler) grubu sanatçılarına uygun görünüyordu. Yeni Dışavurumculuğun yurt dışındaki gibi Türkiye'de de gelenek ve tarihe yeni bir bakış geliştirme, onları yeniden ele alma gayreti içinde pekte olunmadığı görülmüştür. Bu konuda yakın döneme ilişkin toplumsal olayları irdeleme ve yeniden tartışılması konusunda duyarlı olan sanatçı olarak Bedri Baykam olduğu görülür. Baykam'ın 1980'lerde Kaliforniya'da oluşu Yeni Dışavurumculuğu bizzat yaşayan ve yansıtan bir karakter olma özelliği adına ve en önemlisi Türk resim sanatında ilk kez bir akım doğduğu coğrafyanın dışında eş zamanlı olarak gerçek kimliğiyle varlık bulmuştur. Bu da kuşkusuz akımın en önemli temsilcisi olan Bedri Baykam'la gerçekleşmiştir. Baykam'ın özellikle 1980 sonrası yapıtlarında Yeni Dışavurumculuk ve kapsamında başka akımlar içeren çalışmalar sergilemiş, Türk resim sanatı tarihi sürecinde uyarlama mantığının dışına çıkmaya çalışmış büyük ölçüde de başarılı olduğu görülmüş bir sanatçı… Uzun yıllar dışarıda yaşamış olmasına rağmen bireyi olduğu toplumun kendine özgü kaygılarını, toplumsal çelişkileri hassasiyetle kendi kimliğinde içselleştirerek tuvaline yansıtmaya çalışmış olduğu görülür. Yeni dışavurumculuğu temsil eden Bedri Baykam ve yanı sıra Mehmet Güleryüz sanatsal üretim sürecinde figüratif resim bağlamında kırılma noktası yarattıkları söylenebilir. Her iki sanatçı figür temelli çalışmalarıyla Türkiye'deki sosyokültürel ve politik dönüşümün insanlar üzerindeki etkilerini eleştirel ve ironik bir dille dışa vuruyor. 1980'li yıllardan itibaren tekrar Türkiye sanat sahnesinin güncel dönüşümünde etkin rol üstlenen Güleryüz ve Baykam'ın sanatı, bir sanatçının kendine ait üslubunu nasıl varedebildiğine dair sıradışı bir gelişim gösterdiğini açıkça gözler önüne serdiği sonucuna ulaşabiliriz. ANAHTAR KELİMELER: Dışavurumculuk, Yeni Dışavurumculuk, Figüratif Resim, Üslub, Postmodernizm
Koleksiyonlar
- Güzel Sanatlar Enstitüsü [160]