Abstract
Yunan sineması yolculuğuna, ilk olarak 1906’da Atina’da Olimpiyat Oyunları
gibi önemli olaylar ve Yunanistan’daki günlük yaşam konuları hakkındaki kısa
belgesel filmlerle başladı. Komedi, drama, macera ve melodrama gibi kurgu filmleri
1914’ten sonra yapıldı. 1928-1932 yılları arasında yabancı yapımlarla aynı seviyede
hatta rekabet edebilen filmler yapılabildi. Fakat teknik imkanların yokluğu,
yurtdışındaki sesli sinemanın artan popüleritesi, devletten herhangi bir finansal
desteğin olmayışı ve Yunanistan’daki politik ve sosyal şartlardan dolayı Yunan
sineması 1932-1939 yılları arasında kendini geliştiremedi. Bu düşüş 1940’lı yıllardaki
İkinci Dünya Savaşı süresince de devam etti. 1940-1945 yılları arasında çok az film
çekilebildi. İkinci Dünya Savaşından sonra, savaş sonrası Yunan sinemasının
şekillenmesinde ortaya çıkan yeni film yapım şirketlerinin, yönetmenlerin ve film
dağıtımcılarının katkısı çok büyüktü. 1945 ve 1950 yılları arasında onüç farklı film
şirketi tarafından kırk film çekildi. Filmlerin çoğu drama ve melodram türlerindeydi.
Komedi türünde film sayısı daha azdı. Sonraki yirmi yılda, Yunan sineması altın
çağına erişti. Sinema, tüm sosyal sınıflardaki Yunan toplumunun temel eğlence
seçeneği haline geldi. Ancak Yunan filmleri daha çok düşük sosyal statüdeki insanlar
tarafından benimsendi. 1950 yılında 13 film ile başlayan yapım sayısı giderek artarak
1967 yılına gelindiğinde 52 filme çıktı. Ayrıca sinemaya yatırım yapan insanların
sayısı arttı. 1950’li yıllardan 1970 yılına kadar Yunan sineması en verimli çağını
yaşadı. O zamanlarda, çekilen film sayısı ülke nüfusuna göre Avrupa kıtasındaki en
yüksek sayıydı. Bu dönemde bugün bile hala unutulmayan olağanüstü yönetmenler,
oyuncular ve müzisyenler yetişti