Özet
Thrak sikkelerinin darbı, İÖ 8. yüzyıldan itibaren bölgede kurulan Hellen koloni kentlerinden etkilenerek başlamıştır. Bu süreç ile beraber Hellen pantheonu, Thrak pantheonu içine sızmaya başlamış, bu olgu sikkelerin üzerinde yer alan dini unsurlara da yansımıştır. Thrak elit sınıfının Hellen ritüel uygulamalarına yönelmesi, bastırdıkları sikkeler için seçtikleri tipler üzerinde açıkça görülmektedir. Bununla beraber büyük krallıkların hüküm sürdüğü Hellenistik Dönem'den itibaren hakimiyetlerini kaybetmeye başladıklarında, yerel hükümdarların Thrak Atlısı gibi özgün Thrak pantheonu kökenli tipleri tercih ettikleri de görülmektedir. Yeni süper güç olan Roma etkisinin sadece bölgede değil, tüm Akdeniz coğrafyasında kuvvetli bir şekilde hissedilmeye başlamasıyla beraber Thrakia'da da dini hayat büyük bir değişikliğe, kavimlerin ya da devletlerin otonomosini ifade eden sikke darbı ise sekteye uğramıştır. Buna rağmen eski özgün Thrak pantheonundan tanrıların içeriğini en güçlü bir ifadeyle anlatan sikke tiplerinin, bu dönem kent sikkeleri üzerinde görüldüğü de dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu bağlamda Thraklar her ne kadar birlik kuramamış ve sırasıyla Hellenler, Makedonlar ve Romalılar karşısında tarih sahnesinde tutunamamış gibi görünseler de Thrak kültürünün terk edilmemiş bu inançları vasıtasıyla, baskın gibi görünen yabancı kültürler karşısında özgünlüğünü koruduğu söylenebilir.