Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
İSTANBUL’DAKİ OSMANLI DÖNEMİ SUYOLU YAPILARI
Özet
Suyolları ve suyollarını oluşturan mimari eserler, şehre su sağlayanteknik yapılar olmanın dışında kısmen de olsa dönemin mimari vesanatsal anlayışını yansıtan, aynı zamanda kentle bütünleşmiş, sosyalhayattaki değişim sürecinin izlenebildiği birer mimari değerdir. Buyazının amacı, suyolu yapı tiplerini ayrı ayrı ele alıp tanıtmak, özgünişlevleriyle, kültürel miras değerlerini ortaya koymak, sonuç olarak birimar sisteminin parçası olan bu yapıların bütüncül olarakkonservasyonlarının yapılarak gelecek nesillere aktarılması için bir temeloluşturmaktır. İstanbul’da, Osmanlı döneminin ilk suyolu tesisi 1453’debaşlanan ve ileriki yıllarda genişletilen Halkalı suyoludur. Zamaniçerisinde artan su ihtiyacı nedeniyle Kırkçeşme, Taksim ve son olarakda 1899-1902 yılları arasında, Sultan II. Abdülhamid tarafındanyaptırılan Hamidiye Suyolu inşa edilmiştir. Bu hatların görünür izleri,ayakta kalabilmiş olan bazı anıtsal üst yapı örnekleridir. Bu çalışmadasuyolu yapılarından "bentler", "havuzlar", 'su kemerleri", 'su terazileri"ve "maksemler"in, mevcut ve yok olan örnekleri ile ele alınarak, temelnitelikleri ve kültürel miras değerleri ortaya konmaya çalışılacaktır.Buyapılarınkentmerkezlerindenuzaktaolmaları,kullanılmadıkları için uzun süre ihmal edilmiş olmaları, ya da sadecemühendislik yapıları olarak değerlendirilmeleri sanat ve mimarlık tarihiaçısından göz ardı edilmelerinin nedeni olarak görülebilir. Oysa buyapılarda karşımıza çıkan bazı detaylar ve mimari elemanlar dönemininmimari ve bezeme üslubunun yansımalarını içermektedir. Bunun yanısıra pastoral özellikleri nedeniyle bazı suyolu yapılarının çevresindekiaçık alanların bilinçsiz bir şekilde düzenlenmesi ve bazılarının da genişleyen kent dokusu içinde kalması bu yapıların özgün kimlikleriniyitirmesine neden olmuştur. Tüm bu nedenlerle, suyolu yapıları özgünişlevleri de göz önüne alınarak bir proje dâhilinde korunmalı ve bukorumanın da sürekliliği olmalıdır. Although the water supply lines and the architectural structures which make up the system are technical structures conveying water to the city, they also have partially an architectural significance in tracing the evaluation of the social life of the society of the city, since they reflect the architectural and artistic perception of the period. The aim of this survey is to introduce the building types of the supply line, present their original functions and value as a cultural heritage that will provide a basis for an integrated conservation of these buildings, which are a part of a public works project, to hand down the next generations. The earliest water supply system of the Ottoman Period in İstanbul is the Halkalı water supply line. Its construction had started in 1453 and the system was extended in the following years. Throughout the centuries water demand of the city increased, thus the Kırkçeşme, Taksim and lastly by Sultan Abdülhamid II between 1899 and 1902 the Hamidiye water supply lines were constructed. The visual traces of these supply lines are some of the monumental superstructures that had survived till today. In the survey the existing and non-existing "dams", "pools", "aqueducts", "water towers" and "distribution chambers" of the water supply structures are presented regarding their basic characteristics and cultural heritage value. The fact that these structures being far away from the town center, being neglected for a long time or being evaluated just as engineering structures could be considered as a reason for them to be ignored in the field of art and architectural history. But some details and architectural elements these buildings possesses reflects the architectural and decorative style of the period. Besides this, due to the pastoral feature of the landscape in the vicinity of some of the supply line buildings caused a senseless public domain developments and some of them lie within the residential areas developed in the 21st century that caused a loose in their original identity. Due to all these reasons the water supply line structures should be conserved with a sustainable project by considering their original functions.
Kaynak
Turkish Studies (Elektronik)Cilt
13Sayı
18Bağlantı
https://doi.org/10.7827/TurkishStudies.13804https://app.trdizin.gov.tr/makale/TXpBd09USXhNUT09
https://hdl.handle.net/20.500.14124/257
Koleksiyonlar
- TRDizin [754]