Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
XII-XIII. Yüzyıllarda Anadolu’daki Düğün Törenlerine Bir Bakış
Özet
Düğün kelimesi etimolojik olarak Türkçe "düğümlemek, bağlamak" anlamına gelen "tügün"den gelmektedir. Çeşitli dillerde farklı kelimelerle ifade edilse de aslında eski çağlardan itibaren bir nevi, kadın ve erkeğin birlikte yaşamasını yasal ve dini açıdan onaylayan evlilik akdini duyurma/kutlama seremonisidir düğün. Aynı zamanda toplumların eğlence anlayışı, örf adetlerinin yanı sıra inançlarını da yansıttığı için sosyolojik açıdan da ayrı bir önem arz etmektedir. Nitekim Türker’in İslâmiyet’i kabulünden sonra evlilik dışında erkek çocuklarına tatbik edilen sünnet ardından düzenlenen eğlenceye de düğün/sünnet düğünü denmektedir. Bu nedenle Anadolu’daki düğünleri evlilik ve sünnet olmak üzere ikiye ayırmak gerekmektedir. 11.-14. yüzyıl Anadolu coğrafyasında ister evlilik isterse sünnet için yapılan bir düğünün olmazsa olmazı ziyafet ve eğlencedir. Evlilik nedeniyle tertip edilen düğün merasiminde ise kız isteme, çeyiz ve nikâh diğer ortak noktalardır. Ancak bu ortak noktaların tatbikatlarında kültür ve inanç farklılıkları nedeniyle başkalıklar (drahoma, mihr, kilise nikâhı gibi) olabiliyordu. Ancak evlilik bir şekilde sonlandığında özellikle de toprak, kale gibi gayrimenkul olarak verilen çeyizin geri alınması benzerlik arz etmektedir. Bunların dışında başlık, gelin alayı, yüz görümlüğü, hediyeleşme (kız isterken, nikâh öncesi ve sonrası, bohça gibi) gibi Anadolu coğrafyasında hâlâ geçerliliğini koruyan adetlerinin yanı sıra kız çeyizinde kıymetli kitapların yer alması gibi yitirdiğimiz değerlerin olduğunu da görüyoruz. The Turkish word "dügün" meaning wedding is etymologically derived from the Turkish word "tügün" which means "to knot, to tie". Although it is expressed with different words in various languages, since old times, wedding has been the ceremony for announcing/celebrating the act of marriage that legally and religiously approves a man and woman’s living together. Because it also reflects societies’ not only understanding of having fun, customs and traditions, but also beliefs, it bears a particular importance in sociological aspect as well. Thus, after Turkish people’s acceptance of Islam, the ceremony organized after circumcision applied to boys has also been called wedding/circumcision wedding. For this reason, weddings in Anatolia must be divided into two groups as marriage and circumsition. The essential elements of a wedding held for either marriage or circumcision in the Anatolian lands in the 11th-14th century are banquet and fun. In the wedding ceremony organized for weddings, on the other hand, asking permission to get married from the girl’s family, dowry and marriage contract are the other common points. However, in implementations of these common points, there might be differences due to cultural and religious differences (such as dowry, bride wealth, church wedding). However, it bears similarity to take back the dowery particularly those given as immovable properties such as land or castle, when marriage is terminated in whatsoever manner. In addition to these, we also see that not only there are customs which are still valid in the Anatolian territories such as bride wealth, bride parade, price for seeing the bride’s face, exchanging gifts (such as when asking the bride’s family’s permission, before and after the marriage ceremony), but also there are some values we lost such as including valuable books in the bride’s dowry.
Kaynak
Selçuklu medeniyeti araştırmaları dergisi (Online)Sayı
5Koleksiyonlar
- TRDizin [754]