Abstract
Doğa ile çalışan bir sanatçı olarak bu alanda neler yapıldığını öğrenmek istedim. Araştırmalarım beni sanat tarihine yöneltti. Doğanın, Stonehenge'den günümüze zaman zaman çeşitli nedenlerle sanatta kullanıldığını gördüm. Giriş bölümünde "sanatta doğa ile çalışmakla ne kastettiğimi anlattım ve insanın doğa ile olan bağını sanat aracılığıyla ifade etmesinin önemine değindim. Bu araştırma benim 1960'lann sonunda gelişmeye başlayan Yoksul Sanat ve Arazi Sanatı gibi akımlar ile düşüncelerini doğayla ya da doğa içinde çalışarak ifade eden diğer Avrupalı sanatçıları, doğayla çalışan çağdaş Türk sanatçılarım ve son olarak da beni doğayla ya da doğada çalışmaya iten nedenleri daha iyi anlamamı sağladığım zannediyorum. 1960'lann sonunda sanatçıların doğayla çalışmaya başlaması ilk bakışta şaşırtıcı bir yenilik gibi gelse de - ki bir bakıma bu böyledir - geçmişle, özellikle tematik anlamda birçok bağlantısı olduğunu gördüm. Bu tarihten önce doğa, kutsallığı ve geçiciliği ifade etmek, insanın görevlerini hatırlatmak, dinsel ve siyasal düşünceleri desteklemek, kurulu düzeni değiştirmek ya da protesto etmek için bir araç olarak kullanılmış olsa da, 1960'larm sonunda bu temaların çoğunun yeniden gündeme geldiği görülür. Bütün bu verilerden hareketle en önemli değişikliğin, bazı temaların ağırlık kazanmasına karşın, aslında konu değil, ifade yöntemi, kullanılan yer, malzeme ve eylem olduğu sonucuna vardım. Bu değişikliklerden çoğu, 1900- 1960 arasında gelişen yeni düşüncelerin zemin hazırladığı görülmektedir. Dünya ölçeğinde bakıldığında doğayı kullanarak ya da doğa içinde çalışmanın sanatçılar arasında çok yaygın bir eğilim olmadığını görülse de, bugünün sanatında konuyu ele alan sanatçıların oldukça ciddi ve inandırıcı yapıtları ile varlıklarım ortaya koydukları belirtmek isterim.