Özet
19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan endüstri devrimi ile birlikte kentleşme hareketi de hız kazanmış ve teknolojinin kent hayatına girmesiyle daha önce görülmemiş bir düzeyde dinamizm kazanan kent yaşamında ki bu gelişmelerin, sanata yansımaları çok kısa bir sürede kendini göstermiş ve yeni ifade biçimleriyle de yaratma olanakları bulabileceğini kanıtlamıştır.20. yüzyıldan günümüze modern kentin geçirdiği yapısal değişimler, çağdaş resim sanatını da kaçınılmaz şekilde etkilemiş ve farklı sanat akımları çevresinde, farklı üsluplara sahip ressamlar çeşitli kentsel imgelemleri ve algıları yorumlamış, kentleşme sürecindeki ekonomik, politik, sosyal ve psikolojik sorunları ele alan yapıtlar üretmişlerdir. Bu yapıtlar aynı zamanda, dönemlerinin kent yaşamlarına ilişkin ipuçları veren birer belge niteliğindedir. Çağdaş anlamdaki sanat akımlarından ve resim sanatından kent ve kentsel yaşam da etkilenmiş ve bu etkiler kendilerini, sanatçılar tarafından yapılan kent planlarında, sokak resimlerinde ve sokağa yansıyan resim esaslı sanat dallarında, müze ve sanat galerilerinde göstermişlerdir. Günümüzdeki kozmopolit megapollerdeki kaotik ortamların renkliliği, kendine ait ahengi ve çelişkileri, bir bakıma çağdaş resmin yeni tatları ve sentezleri yakalaması için bulunmaz birer fırsat olmaktadır.