Abstract
Bellek geçmişi kendisinde olduğu gibi saklayan istenildiğinde hiçbir değişime uğratmadan tekrar ortaya çıkaran bir kasa değildir. İlk somut deneyimden hareketle son ana kadar zenginleşen ve hep bir ?şimdi? de hareket eden bellek, resimdeki imgeleri, ilk çıkış noktasına göre bir ?benzemezlik? içerisinde yeniden oluşturur.Geçmişte deneyimlenmiş olayların ya da duyguların bugün yeniden resmedilmesindeki amaç, geçmişi aramak, deneyimlenen durumu olabildiğince sadık bir biçimde yeniden ele geçirmek ve sabitlemek değildir. Deneyimlenmiş bir duruma ait bir görüntünün, ele alınan bir formun ya da bir fotoğrafın, resme dahil olması bellekte işaret ettiği anlam ile buluşmasından kaynaklanır. Geçmişi şimdide her defasında yeniden kuran, bir resmin oluşumunda önceki resimleri ve daha pek çok görüntüyü de kendisinde taşıyan bellek, aktarılmak istenen anlamın biçimini oluştururken, bunları içinde taşıdığı pek çok şeyle ilişkilendirerek yeni imgelere dönüştürmektedir. Bu dönüşüm resmin ve diğer resimlerin oluşum süreçlerinde de devam etmektedir.Resmin oluşum süreci beyaz tuval üzerine yapılan ilk boya sürüşü ile başlamadığı gibi, son tuşla da bitmez. İlk karşılaşma ile düşünceler ve duygulanımlarla başlar, iki tuval ya da tuvaller arasında geçen zamanda da devam eder. Bu hem düşünsel hem de ruhsal bir süreçtir. Yeni bir resme başlandığında, beyaz tuval daha önceki resimlere ve bu süre içindeki tasarımlara ait biçim ve renklere doludur. Yeni biçimler yaratmak için çabalayan ressam, yeniye ulaşabilmek ve oluşu tamamlayabilmek için bu tekrarların gerekliliğinin de farkındadır. Her bir resimde seçilmiş bir imge ya da anlam öne çıksa da, resim kendi içerisinde farklı pek çok anlamı taşıyan çoklu bir durum yaratır.