Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
İstanbul’da günlük yaşam sahnelerinin Türk resim sanatına yansımaları
dc.contributor.advisor | Ayan, Aydın | |
dc.contributor.author | Gökkaya, Evren Karayel | |
dc.date.accessioned | 2022-06-20T20:38:49Z | |
dc.date.available | 2022-06-20T20:38:49Z | |
dc.date.issued | 2012 | |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/20.500.14124/3278 | |
dc.description | Tez (Sanatta Yeterlilik) -- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012. | en_US |
dc.description | Kaynakça var. | en_US |
dc.description.abstract | Son yapılan kazılarda 8000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıkan İstanbul'un bugünkü yerinde üç ayrı kent olduğu bilinmektedir. Birisi bugünün Kadıköy'ü yerinde bulunan Kalkhedon, diğeri tarihi yarım ada olarak bilinen Sarayburnu'nda kurulmuş olan Byzantion, bir diğeri de Silivri sınırları içinde kalan Selymbria kentleridir. Ancak günümüz İstanbul'unun çekirdeğini Kalkhedon ve Byzantion kentleri oluşturmuştur. Bu kentler hakkında, günümüze pek bir şey kalmadığından, daha çok tahminlere dayalı bilgiler edinilebilmektedir. Daha somut olarak bilinen kent Roma imparatoru Constantinus tarafından M.S. 4. yüzyılın başında kurulmuş olan Konstantinopolis'tir. Doğu ve Batı arasında önemli bir kültürel ve ticari köprü konumunda olan Konstantinopolis'in günlük yaşamı, ticari ve kültürel hayatı seyahatnameler ve kalan tarihi eserlerden günümüze ulaşmıştır. Ancak Bizans'ın estetik tarihi tam olarak yazılmış ve sorunları çözülmüş değildir. Bizans'ın kültürünün temeli oluşturan felsefe, din ve sanatın bir bütün olarak algılanmış ve yaşanmış olması, bu bütünleşmiş yapıdan Bizans'ın estetik anlayışlarını ayırmayı zorlaştırmıştır. M.S. 6. yüz yıla, İmparator İustinianos dönemine tarihlendiği düşünülen, bugün Büyük Saray Mozaikleri Müzesi'nde bulunan mozaikler Bizans'ın günlük yaşamını bugüne taşıyan belgeler niteliğindedir.1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesiyle kent Osmanlı kimliğine uygun bir yönetim merkezi konumuna dönüştürülerek günlük hayat yeniden inşa edilmiştir. Tanzimat'ın ilanına kadar günlük hayatın sınırları mahalle ölçeğinde belirlenirken, bu hayatı şehir ölçeği ile birleştiren iki nokta ortaya konabilir; bunlar çarşı ve hanlarla sembolleştirilebilecek olan iktisadi kurumlar ve cami ve tekkelerden oluşan dini kurumlardır. Bu süreçte Türk resim sanatına bakıldığında, İslam'da tasvir yasağının getirdiği kısıtlamalar sonucunda insan ve hayvanların doğalcı bir gözlemle resmedilmesinin mümkün olmayışı nedeniyle minyatür sanatının gelişiminden söz edilebilir. Ancak, 17. yüzyıldan itibaren günlük hayat ağırlıklı olarak minyatürlerin konusu olmaya başlamıştır. Özellikle dönemin meslek gruplarını ve modasını günümüze taşıyan "Çarşı Ressamları" o dönemde saray dışında da önemli bir sanat ortamı olduğuna işaret etmektedir.1721 yılında Sultan III. Ahmet'in özel elçisi olarak Fransa'ya giden Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi'nin yurda dönüşü Batıya açılmanın en önemli adımı olarak görülmüştür. 1718-1730 yılları arasında yaşanmış olan Lale Devri Batı etkilerinin en çok hissedildiği dönemdir. Bu dönemin en önemli minyatür ustası Levni ve ardından Buhari bir ölçüde batılı ressamlardan etkilenmiş olsalar da, tek başına çağını temsil eden bu dönemin dünya görüşünü, görkemli yaşam tarzını yansıtan, Osmanlı kültüründe derin iz bırakmış ve dönemin sanatını yönlendirmişlerdir.18. yüzyıl Türk sanatı o yılların toplumsal yapısıyla paralel bir şekilde Doğu- Batı ikilemi içinde bulunmaktadır. Özellikle de ev yaşantısına ilgi artmıştır. 18. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Sarayının hizmetine giren Refail ve Kapıdağlı Konstantin'in Osmanlı minyatür sanatının örneklerini ürettikten sonra tuval üzerine yağlı boya tekniğini kullanmaya başlamalarıyla Osmanlı tasvir sanatında yeni bir döneme girilmiştir. Ayrıca; 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı topraklarını tanıtmayı amaçlayan gravür ustaları kenti ziyaret etmeye başlamış ve 19. yüzyılda Avrupa resminde Oryantalist akımın oluşmasına ve gelişimine katkı sağlamışlardır. 15. yüzyılın ikinci yarısında Fatih Sultan Mehmed'in portresini yapmak üzere saraya davet edilmeye başlayan ressamların sayısının da 18 ve 19. yüzyıllarda, özellikle III. Ahmed dönemindeki artışları dikkat çekicidir. Van Mour, Melling, Presiosi, Leonardo de Mango, Zonaro, Ayvazovsky bu ressamların en önemlilerindendir. Bu sanatçıların eserleri, o dönemin İstanbul'unun günlük yaşamını günümüze taşıyan belgeler niteliğindedir. Tanzimat sonrası Osmanlı resmi Batı anlayışına yönelik eğitim veren askeri okullarda yetişmiş ressamlar ve ya sivil sanatçıların ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu döneminde yetişen ve "Kurucu Kuşak Asker Ressamlar" olarak adlandırılan Süleyman Seyyid, Şeker Ahmet Paşa ve Osman Hamdi Bey çağdaş Türk sanatının temellerini atmış ve pek çok konuda öncü olmuşlardır. Bu dönemde özellikle Osman Hamdi Bey'in resimlerinin temel konusunu günlük yaşam oluşturmaktadır. Onların ardından gelen "14 Kuşağı" ressamları II. Meşrutiyet'i takip eden iki yılda bilgi ve görgülerini arttırmak üzere Avrupa'ya gönderilmiş, I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla yurda döndüklerinde izlenimci üslupta işler üretmişlerdir. İstanbul görünümlerini son derece sık resmeden 14 Kuşağı ressamları bu konuya peyzaj türünde yaklaşmışlardır. Hatta imparatorluğun çöküşünün söz konusu olduğu, İstanbul'un işgal ordularının çizmesi altında zor günler geçirdiği bu dönemde İstanbul peyzajları yapmaları eleştiri konusu olmuştur. Diğer yandan bu dönemde Batılılaşma etkileri, Peyami Safa, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Mahmut Şevket Esendal gibi edebiyatçıları yönlendirirken, Batı'dan yeni bir çığır iddiasıyla gelen bu genç ressamları etkilememesi imkânsızdır. Dolayısıyla 14 Kuşağı'nın resimlerine toplumsal değişmeler ve güncel gerçekler de yansımaktadır. Böylelikle portre, figür ve çıplak yeni konular olarak Türk Resim Sanatına girmiştir. İstanbul 1908-1923 arasındaki on beş yılda Meşrutiyet'in ilanı, büyük savaşlar, birbiri ardına çıkan büyük küçük yangınlar, mali krizler, imparatorluğun tasfiyesi ve nihayet 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile eski hüviyetini tamamen kaybetmiş ve 1930'lu yıllarda başta Atatürk olmak üzere, Cumhuriyet yöneticilerinin İstanbul'da ikamet etmeye başlamalarıyla, 1930-1950 yılları arasında eski hareketli günlerine geri dönmüştür. Cumhuriyet döneminin sanat anlayışını Cumhuriyet'in modernist ideolojisi belirlemiş ve bu doğrultuda eserler üretmiş olan sanatçıların oluşturduğu Cumhuriyet'in ilk sanatçı birliği Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği olmuştur. Empresyonist renkçilikten çok resimde desene ve çizgisel kuruluşa önem vermelerinin dışında taşıdıkları ortak bir kaygı bulunmamaktadır. Yurtta sanatı yaygınlaştırmayı ve sevdirmeyi amaçlayan Müstakiller, bu amaç doğrultusunda yurdun çeşitli yerlerinde görev yapmışlardır. Bu nedenle bu dönemde çok sayıda İstanbul'da günlük yaşam sahneleri resimleriyle karşılaşılmamaktadır. Ancak Ali Çelebi ve Cevat Dereli diğer grup üyelerinden farklı olarak çok sayıda resimlerinin konusunu İstanbul'un günlük yaşamından seçmişlerdir. Müstakillerin ardından, 1933 yılında kurulan "d Grubu" İstanbul'da açtıkları sergilerle burayı Paris, New York gibi bir sanat merkezi yapmayı amaçlamışlardır. Ancak bu dönemde konu olarak çok sayıda İstanbul'da günlük yaşam sahnelerine rastlanmaz.1940'lı yıllarda İstanbul'da günlük yaşam, her ne kadar fiilen Türkiye içinde bulunmasa da dünyada yaşanan savaşın etkilerinden payına düşeni almıştır. Karne ile alış verişin, karartma gecelerinin yaşandığı bu günler, hükümetin müttefiklerinin yanında yer aldığı 1943 yılına kadar sürmüş, ardından alınan Marshal yardımı ile Sovyetler Birliğine karşı soğuk savaşı sürdüren Batının bir ittifakı durumuna gelmiştir. Marshal yardımı bir yandan tarımsal üretimi arttırırken, diğer yandan da sanayi alanında etkinleşmeyi amaçlayan özel kesimlerin işine yaramış, fabrikaların gereksinim duyduğu işçi kesimi büyük gruplar halinde köylerden başta İstanbul olmak üzere, büyük kentlere göç etmişlerdir. Bu yılların zor şartları fikir ve sanat hayatında uyarıcı bir rol oynayarak, belli bir ölçüde renklendirmiş ve dönemin öncü hareketi çoğunu Léopold Lévy'nin atölyesinden mezun öğrencilerin oluşturduğu gençler gerçekleştirmiştir. Bu gençlerin kurduğu "Yeniler Grubu" açtıkları "Liman" sergisi ile İstanbul'un günlük yaşamından kesitler sergilemişler ve kendilerinden önceki kuşağın halktan kopuk işler üretmiş olmasını eleştirmişlerdir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türk resim sanatında gelişen bir diğer grup etkinliği, kuruluş tarihi 1946 yılına rastlayan ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun atölyesinde yetişen genç sanatçıların oluşturduğu "Onlar Grubu"dur. Yeniler'le paralel olarak sanatı topluma sevdirme ve halkla iletişim kurabilme isteği içinde olan genç sanatçıların bu anlayışı geliştirmelerinde Bedri Rahmi'nin etkisi yadsınamaz. Grup üyelerinden özellikle Nedim Günsür'ün konu ile ilgili resimleri dikkat çekicidir.1950-1960 yılları arası İstanbul üzerine girişilen yenilenme eylemleri ile kentsel karakterin bozulmasına yönelik ilk adımlar atılmış ve nihayet 1950'li yıllarda bir milyonu bulan kent nüfusu, 1970'lere gelindiğinde dört milyonu aşmıştır. Buna bağlı olarak kentin dört bir yanını saran gecekondular ve bunun sonucunda oluşan kozmopolit yapı gereği oluşan kültür katmanları ve bunların oluşturduğu çelişkilerin günlük yaşama yansıması sanatın konusu olmaya başlamıştır.27 Mayıs 1960 Darbesi ardından siyasal tablosunda bazı değişmeler olan Türkiye'de sol partiler kurulmuş, sendikalar hareketlenmiş, ülkede ciddi bir kutuplaşma meydana gelmiştir. 1970'lerin sonunda akşam haberleri çok sayıda bombalama, yaralanma ve katliam haberleri vermektedir. Bu dönemde artan dış ilişkiler sonucu gelişen soyut sanatın yanında, bu politik ortamın doğurduğu özellikle 1968-1980 yılları arasında gelişen eleştirel, politik, figüratif bir sanattan da söz edilmelidir. 1980 darbesi ile aydınların tutuklanarak işkenceye maruz bırakılmaları, politik mülteci durumuna düşürülmeleri ve bunlara eşlik eden cehalete övgü politikaları Özal'lı yıllarda meyve vermeye başlamış ve holding, banker patlamaları, köşe dönücülük alıp başını gitmiştir. Bu yıllarda günlük yaşama damgasını vuran temel kavramlar; tüketim, iletişim, küreselleşmedir ve küçük Amerika olma yolunda gidilen bu sürecin motoru İstanbul'dur. Artık dünyanın her yerinden sergilere davet edilen, bienallere katılan, dünyada olup biteni anında takip edebilen sanatçılarımız, artık dünya ile eş zamanlı bir şekilde, çeşitli anlatım dilleri ile içinde bulundukları bu köksüz ve popülist kültürü eleştirmişlerdir. Öte yandan kentin kültür hayatında önemli roller üstlenen sermaye çevreleri birçok sanat merkezi, konser salonu inşa etmiş ve kent Avrupa ölçeğinde sanat festivallerinin, bienallerin düzenlendiği, fuarlar, moda gösterilerinin yapıldığı, sayısız, galeri, butik, alış veriş merkezi ve otelin bulunduğu renkli ve canlı bir megapole dönüşmüştür. Bu dönemde Türk resim sanatında bireysel olarak etkinliklerini sürdüren sanatçıların kendi bakış açılarıyla kentin günlük yaşamını tuvallerine yansıttıkları çok sayıda birbirinden farklılık gösteren örneğe rastlanmaktadır. Günümüzde dünya çapında önemli bir kültür ve sanat merkezi konumuna gelen İstanbul, özellikle son on yıldır dünya sanat çevrelerinin buluşma noktası halini almıştır. Ancak maalesef bu canlılığı paylaşabilenler halen nüfusunun sadece belli bir kesimidir. | en_US |
dc.format.medium | XXIII, 233 y. : rnk. res. ; 30 sm. | en_US |
dc.language.iso | tur | en_US |
dc.publisher | Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.subject | Türk Resim Sanatı | en_US |
dc.subject | Günlük Yaşam | en_US |
dc.subject | İstanbul | en_US |
dc.subject | Bizans Dönemi | en_US |
dc.subject | Osmanlı Dönemi | en_US |
dc.subject | Cumhuriyet Dönemi | en_US |
dc.title | İstanbul’da günlük yaşam sahnelerinin Türk resim sanatına yansımaları | en_US |
dc.type | artThesis | en_US |
dc.department | Enstitüler, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Resim Anasanat Dalı Resim Programı | en_US |
dc.institutionauthor | Gökkaya, Evren Karayel | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Tez | en_US |
dc.identifier.demirbas | 0057233 | en_US |
dc.identifier.yrd | 8068EBBD-51D2-434D-B510-7B2581EC475E | en_US |
Bu öğenin dosyaları:
Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.
-
Sanatta Yeterlik Tezleri [486]
Proficiency Theses in Art