Özet
İnsanlık tarihiyle yaşıt olan tiyatronun tarihi, mekânsal anlamda kayıtlara bakıldığında, kaynaklar bizi antik Yunan uygarlığına götürmektedir. Kent devletlerinin hüküm sürdüğü Akdeniz de ki bu coğrafyada, M Ö 5-6 yüzyıllarda tiyatro için yapılan mekânlarla karşılaşmaktayız. İlk başlarda bahar bayramı olarak kutlanan Dionysos şenliklerinden evrensel bir törene dönüşen tiyatro ve bunun devamında da tiyatro mekânlarını ortaya çıkarmıştır. Dağ yamaçlarına inşa edilen anfi tiyatrolar, Roma döneminde yerini, inşaat sisteminin gelişmesiyle katlı, merdivenli tiyatro binalarına bırakmıştır. Tiyatro mekânları açısından üretimden uzak bir Ortaçağ sürecinden sonra, Rönesans dönemiyle birlikte tiyatro mekânları, salonlarda ve kapalı mekânlarda inşa edilmeye başlandı. Elizabeth dönemi tiyatro mekânlarının tiyatral mekân anlamında yapıyı bir karaktere oturtması o dönemdeki yazar ve eserlerin gelişmişliğine işaret etmekteydi. İtalyan çerçeve sahnenin etkisi tüm Avrupa'yı sararak gelişimini tamamlama adına büyük bir aşama kat etmeye başlamıştır. 20 yüzyılla birlikte çağdaş tiyatro kendini ifade edebilecek çağdaş mekânlar aramaya başlar. Türkiye'de ki arayış 1960'lar dan sonra kendini belli etmiş ve 1990'lar da daha aktif hale gelmiştir. Bu araştırmalar doğrultusunda, çağdaş tiyatronun gereksinimlerine cevap verecek, çağdaş ve deneysel felsefesiyle örtüşen, alternatif bir mekân üzerinde çalışmalar başlamış ve tasarlanmıştır. Yapılan bu mekân üzerinde Bertolt Brecht'in "Galileo Galilei" adlı oyunun tasarımı yapılmaya çalışılmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Tiyatro, Mekân, Alternatif, Çağdaş, Dekor, Tasarım.