Abstract
Gündelik hayatın içinde en çok kullanılan mimari öğe olan kapı, her uygarlıkta kendine özgü bir gelişim göstermiştir. Sınırlayıcı ve mutlak gerekli bir mimari eleman olmasının dışında çoğu zaman kapıya sembolik anlamlar da yüklenmiştir. Bizans İmparatorluğu'nda kapı, maddi varlığı ile büyük ölçüde çağdaşlarına model oluşturmuş; aynı zamanda Kutsal Kitap'tan aldığı ilhamla dinsel bir simgeye dönüşmüştür. Bizans İmparatorluğu döneminde üretilmiş kapılardan günümüze ulaşan örnekler büyük ölçüde kutsal mekanlara ve şehir surlarına ait kapılardır. Bronz, mermer ve ahşap malzeme ile yapılmış kapılar, başta İstanbul olmak üzere imparatorluğun önemli merkezlerinde ve manastır bölgelerinde karşımıza çıkmaktadır. Kapıların süsleme programı da yapıldığı binaya uygun olarak seçilmiştir. Kapı çerçeveleri bezeme açısından genelde kapı kanatlarıyla aynı içeriği ve üslubu taşımazlar. Bizans görsel sanatlarında kapı formu, işlevine bağlı olarak mimari bir yapı içerisinde görselleştirilmiştir. Dogmaya hizmet eden bir sanat olarak Bizans sanatında, Cennet ve cehennem gibi öte dünyaya ilişkin kapılar ve bunların anahtarları da sıklıkla betimlenen öte dünya kapılarıdır. Elyazmalarını süsleyen resimler, duvar resimleri, mozaikler, fildişi levhalar konuya bağlı olarak kapı formunun karşımıza çıktığı sanat dallarıdır.