Abstract
Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim'in (saltanatı: 1512-20) 1516 yılında Memlüklere karşı kazanmış olduğu Mercidabık ve Ridaniye zaferleri sonrasında imparatorluk topraklarına katılan Aclun, Nablus, Leccun, Gazze, Kudüs ve Safed sancakları Osmanlılar tarafından on altıncı yüzyıl boyunca Şam Eyaleti'ne bağlı olarak idare edilmiştir. Bu sancaklar günümüzde başta Lübnan'ın güneyi olmak üzere Ürdün ve İsrail topraklarının büyük bir kesimini oluşturmaktadır. Coğrafi tanımı noktasında fikir ayrılığı yaşanan bir bölge olan Filistin de bahsedilen sancakların sınırları içinde yer almıştır. Elinizdeki çalışmada modern dünyanın en tartışmalı coğrafyalarından biri olan bu bölgede on altıncı yüzyılda tesis edilen Osmanlı hakimiyeti idari ve nüfus açısından inceleme konusu yapılmıştır. On altıncı yüzyıl Osmanlı kayıtlarına ve özellikle de Tapu Tahrir Defterleri'ne dayanılarak yapılan bu çalışmada söz konusu dönemde bölge nüfusunun farklı dini ve etnik unsurlardan oluştuğu gözlemlenmiştir. Müslümanlar bu bölgenin hâkim unsurunu oluştururken gayrimüslimlerin azınlık durumunda oldukları görülmüştür. Müslümanlar içinde Araplar egemen kesimi oluşturmuş, bölgede yönetici ve askeri sınıfı temsil eden Türkler ve çeşitli Kürt kabilelerine de tesadüf olunmuştur. Gayrimüslim gruplar arasında Hristiyanların Yahudilere nazaran daha fazla nüfusa sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Hristiyanların ekseriyeti yerli Araplardan oluşurken Ermeni, Kıpti ve Süryaniler başta olmak üzere çeşitli milletlerden Hristiyanlar da bahsedilen sancaklarda yaşamamışlardır. Bu sancaklarda ikamet eden az sayıdaki Yahudi nüfusunun bölgeye büyük ölçüde dışarıdan göç ettiği anlaşılmaktadır. İlk başlarda Yahudiler içinde egemen unsuru Arap Yahudileri oluştururken bu durum zamanla değişmiş ve Avrupalı Yahudiler (İspanyol, Portekiz, Alman, İtalyan) hakim unsuru oluşturmaya başlamışlardır. Ne var ki, batılı Yahudilerin bölgeye yönelik ilgileri sınırlı olmuştur. Bu durum söz konusu bölgenin on altıncı yüzyılda Yahudi nüfus nezdinde pek rağbet görmediği ve Yahudilerin bu bölge yerine imparatorluğun farklı bölgelerinde yaşamayı tercih ettiklerine işaret etmektedir.