Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
The Perpetual Quest for Author(ity) and Authenticity in Flaubert’s Parrot
Özet
Julian Barnes’s Flaubert’s Parrot (1984) is significant in its employment ofmetafiction, which is one of the key characteristics of the postmodern novel.Flaubert’s Parrot can be defined as a self-reflexive text, which is utterly aware that itis fiction. Moreover, it presents an intertextual network, which connects GustaveFlaubert’s Un coeur simple and Madame Bovary with the fictional amateur biographerGeoffrey Braithwaite’s narrative. The narrator/protagonist Braithwaite’s quest fortruth and certainty, ironically, creates a multi-layered narrative involving multiplepoints of view. The novel’s portrayal of (the lack of) truth, knowledge, and certaintybecomes more conspicuous with the twenty-first century’s emphasis on post-truth.The novel questions the relationship between real life and fiction, and the parrotbecomes the embodiment of this mutual relationship. Furthermore, it can be arguedthat the imitative nature of the parrot emphasizes the relationship between life andart as well. With this semi-biographical novel Barnes not only fictionalizes Flaubertbut also poses existential questions to critics and scholars. The speculationsconcerning an author’s life and the creativity of the biographer accentuate the (lackof) boundaries between fact and fiction, life and art, author and critic. That is thereason why the primary aim of this paper is to display this novel’s relation topostmodernism as well as the nature of the collaboration and/or the battle betweenthe author and the biographer/critic/academic. Julian Barnes’ın Flaubert’in Papağanı (1984) romanı postmodern roman türünün temel özelliklerinden biri olan üst kurmacadan yararlanması açısından önemlidir. Bu romanı, kurmaca yapısının bilincinde olan öz-düşünümsel bir metin olarak tanımlamak mümkündür. Ayrıca, Gustave Flaubert’in Saf Bir Yürek öyküsü ve Madam Bovary romanları ile amatör biyografi yazarı olan Geoffrey Braithwaite karakterinin anlatısını birleştirerek metinlerarası bir ağı da gözler önüne serer. Romanın ana karakteri ve anlatıcısı olan Braithwaite’in doğruluk ve kesinlik arayışı ironik bir biçimde farklı bakış açılarının sunulduğu çok katmanlı bir anlatının ortaya çıkmasına neden olur. Romanın gerçek, bilgi ve kesinlik gibi kavramların varlığını (ya da yokluğunu) yansıtma biçimi yirmibirinci yüzyıl dünyasının hakikat sonrası kavramına yaptığı vurguyla daha da çarpıcı bir hal alır. Roman, gerçek yaşamla kurmaca ilişkisini sorgular; papağan ise bu karşılıklı ilişkinin vücut bulmuş hali olur. Bununla beraber, papağanın taklitçi doğasının sanatla yaşam arasındaki ilişkiyi temsil ettiğini iddia etmek de mümkündür. Bu yarı-biyografik romanında Barnes yalnızca Flaubert’i kurmaca dünyanın parçası yapmakla kalmaz, aynı zamanda eleştirmen ve akademisyenlere de varoluşsal sorular yöneltir. Bir yazarın yaşamına ilişkin tahminler ve biyografi yazarının yaratıcılığı gerçek ile kurmaca, yaşam ile sanat ve yazar ile eleştirmen arasındaki sınır(sızlığ)ı vurgular. Bu nedenle, bu çalışmanın temel amacı romanın postmodernizmle ilişkisini ve yazar ile biyografi yazarı/eleştirmen/akademisyen arasındaki iş birliğinin ve/veya çatışmanın doğasını gözler önüne sermektir.
Kaynak
Çankaya University Journal of Humanities and Social SciencesCilt
15Sayı
1Koleksiyonlar
- TRDizin [752]