Abstract
Günümüzde de varlığını sürdüren birçok sanat disiplini, uygarlık tarihi kadar eskidir. Bununla birlikte bu sanat disiplinleri, kültür tarihi içinde yalnızca üslup ve içerik açısından değişmekle kalmayıp; din, felsefe ve bilimde olduğu gibi kültürün genel sistemi içindeki yerleri ve birbirileriyle olan ilişkileri bakımından da değişmiştir. Sanatın her dalı, farklı bir ifade biçimini oluşturur ve her dalın kullandığı malzeme farklıdır. Bu; pigment, taş, kelime veya nota olabilir. Her disiplinin, kendi alanında uzmanlaşmış, uzun çalışmalar sonucu kullandıkları malzemeye anlamlı biçimler kazandırabilecek sanatçıları vardır. Bu sanatçılar, yaşamları boyunca gerek dönemlerinin sosyal, politik, felsefi ve dinsel fikirlerinden, gerekse disiplinler arası ilişkilerden etkilenip uzmanlık alanlarında yaratıcılık potansiyeli yüksek üretimlerde bulunmuşlardır. Hiçbir sanat disiplini kendini, içinde bulunduğu kültürel ortamdan ve diğer sanat disiplinlerinden soyutlayarak varlığını sürdüremez. Bir başka deyişle, yaratıcı temelde ortak bir noktadan hareket eden bu disiplinler, kullandıkları malzemede farklılaşmakla birlikte, birbirilerini teşvik ederek sanatta zenginlik ve yeni ifade modları yaratırlar.