Özet
Tarihsel ve kültürel varlıkları zamanın yıpratıcı ve yok edici etkenlerinden koruma düşüncesi, kültürlerin geleceğe aktarılması amacını içermektedir. Bu amaçla eserlerin korunması (conservation) ve onarımı (restoration) söz konusudur.
Yüzyıllar önce üretilmiş olan geleneksel yağlıboya resimler olumsuz çevre koşulları (ısı, ışık nem, hava kirliliği v.b.) ve yapılan çeşitli müdahalelerle bir bozulma sürecine girmiştir. Geçmiş dönemlerde restorasyon amacıyla birçok yanlış uygulamalar yapılmış olmasına rağmen, bir taraftan doğrusu nasıl olmalı sorusuna aranan yanıtlarla 18. yüzyıl başlarında restorasyon, bilimsellik düzeyine gelmiştir. Yağlıboya resmin Avrupa'da en yoğun bulunduğu ülke İtalya olduğu için yağlıboya resim restorasyonunun gelişimi de bu ülkeden başlayarak diğer Avrupa ülkeleri, Amerika ve Japonya'ya da yayılmış, uluslararası bir bilim dalı haline gelmiştir.
Resmin alt yapısı (taşıyıcı zemin, astar sıva, boya ve vernik tabakası) tüm detaylarıyla bilimsel araçlar yardımıyla incelenebilmektedir (ultra-violet ışığı, infrared, X-ray fotoğrafları v.b.).
Restorasyon öncesinde yapılan bu incelemelerle resmin durumu tespit edilmekte ve dokümantasyon sağlanmaktadır. Bu veriler ışığında teşhisi yapılan hasarların gerekli tedavi işlemlerine karar verilmektedir.
Zaman, çevre faktörleri ve resmin kendi fiziksel yapısına bağlı olarak gelişen hasarlar, vernik, boya tabakaları, astar sıva ve taşıyıcı zemin üzerinde çatlama, yarılma, kırılma, kabarma ayrılma, kopma, tuvalde ise yırtılma delinme, kesilme ve deformasyon şeklinde kendi gösterir.
Fiziksel yapısı zayıflamış olan tuvalin boya tabakaları ile olan tutuculuğunu yeniden oluşturmak üzere bilinen ve ispatlanan kurallar içinde bazı takviye (consolidation) çalışmaları yapılır. Bu işlemler ile kabarmış, çatlamış kalkmış ayrılmış olan boya ve zemin tabakaları tespit edilip sabitleştirilir.