Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Ekspresyonizm'de; doğa ve insan ikilemine koşut olarak sanatçının öz ve biçim oluşumuna bakış tarzı
Özet
Expresyonist hareketin kökeninin, Almanya'da ortaya çıkması, dışarıdan (dış etkili) çok fazla zorlamayla oluşturulan bir gerçeklikti. Expresyonizm aniden akla gelen bir hareket gerçekliği olmasına rağmen; sanatçı gruplarını, özellikle de, 1905 yılında Dresdende'ki, Die Brücke (köprü) ve 1911-1912 yılları arasında da Münih' deki Der Blaue Reiter gruplarında olduğu gibi kesin merkezlerde toplamıştır. Bu grupların en etkili (sözü geçen) üyelerinden bazıları, inatla direnç göstererek kendi faaliyetleri içinde bağımsız kaldılar. Duygusal doğa yapısına, insanın tüm dikkatini çeken, Hans Von Mareas ve Böcklin 'den gelen romantik etkilerin, Van Gogh ve Gouguin 'nin duygularının özünde duran (altında yatan) şeylerin karışımıydı. Oluşan grupların içindeki sanatçıların ideolojik koşullanmalar dan (Yönlendirilmelerden) çok; oldukça uygulayıcı (Pratiksel) alandan etkilenmese de çok sıkça göz önünde bulundurulmalıydı. (Hatırlanmalıydı). Ekspresyonizmin pratiksel yanı, Brücke 'nin konumu içindeki materyallerin ve workshop paylaşımlarının içeriğini de kapsayabilmektedir. Onun propogandacı yanında ise dışavurum' un evrensel. amacı olan kitapları ve manifestolarının dönemselliklerini kapsayabilme özelliğini de görürüz. Ekonomik bağımsızlığın gelmesiyle, grubun her bir üyesinin bireyselliği, grubun birliğinin çözülmesinin kesinleştiğini bize ispatlamıştır. Alman Ekspresyonizminin sahip olduğu temel öğeler genel 'de Fransız Fauvizm'i olan ve sadece "Jugendstil" ve "Art Nouveau" üslupçuluğunun içindeifade edilmemiş olan ve bunların sahip olduğu ortak kaynaktı. Fakat Fransız Fauvism' i, Van Gogh ve Gauguin 'nin daha kişisel karakteristikleri içinde dahi ortak kaynak oluşturuyordu. Alman Ekspresyonizmi içine, şimdiye kadar egzotik sayılan öğeler (unsurlar veya elemanlar) bile girmiştir. Fakat bu Alman Ekspresyonizminde, Van Gogh1 da çok ayırt edici bir unsur değildi. Kuzey geleneğine baktığımızda, kendi karmaşık yapısı içinde bulunur fakat bundan dolayıdır ki; Kuzeydeki sanatın tarihsel gelişimi daima, agresif (huzursuz, saldırgan) soyutlama eğilimi olarak karakterize edilmiştir. Ekspresyonist yaşamlar, esrarengiz bir şeyin cansızlığının arkasında bulunan ve gizlenen şeylerin görünüşünün içinde görünebilir olanların karikatürünün, tüm güncel şeylerdeki grotesk üslubuyla oluşması eylemidir. Ekspresyonizmde "Bireysellik" sosyal değerler için gelişim sağlama demek değildi. Sosyal değerlerin yerini; Ekspresyonizmin kendi ayrımcılığından kaynaklanan yalıtım bilinciyle "Bireysellik- oluşumu" alır. (Biz bunu Van Gogh'un trajik yaşamında açıkça görürüz). Fakat bireyselliğin sonucunda olduğu gibi daha, (doğal) normal olan sanatçının ayrımını (seçimini) isteyerek yapmasıdır. Bu onun yönelimi (eğilimi) için olan güvencesi ve kendi öznelliğinin ve iç gözleminin üzerindeki esin kaynağıdır. Jawlensky ve Kandinsky, Rusya'da doğmuşlardır. (Moskova yakınında). Her ikisi de yaşamları boyunca daha genç sanatçılarla bir çok bağlantılar kurdukları halde esas olarak, Kandinsky metafiziksel; Jawlensky mistik olarak, Münzevi (yalnız) bir kişilik yapısına sahiptiler.Kuzey Avrupa'nın tamamını, bir baştan bir başa en baskın şekilde etkileyen, Munch, tüm melankolik doğalarda ( yapılarda (duygusal olarak)) renkleri en çok sabit kılıp, içe işlemesine ve iç gözleme ve ayrıma (yalıtıma) sahip olmasını gerçekleştiren bir sanatçıydı. Almanya, Belçika ve İskandinavya'daki diğer bir çok sanatçı, Yüzyılın ilk on yılı süresince tamamen aktif bir 'şekilde yetişmişlerdi (olgunlaşmışlardı). 1913 yılıyla Ekspresyonistlik heyecan, Almanya'nın bir ucundan diğerine hızla yayıldı. özellikle de Ekspressiyonist aktivitenin merkezi Münih oldu. Bunun akabinde yabancı ülkelerden yeni etkilerle birlikte, nüfuz eden, resim sergi etkinlikleri gerçekleşti, Wassily Kandinsky Münih'te teori ve pratiğini ayrıntılı bir şekilde hazırladığı; Kuzeye özgü duygusal lığın bir diğer görünüşüydü. (görünümüydü). Bu Ekspresyonistlerin, karşı, karşıya kaldığı, ortak dünya remsi için bir reaksiyondu. Ve sanatçıların çoğu konumları içindeki şey; Ekspresyonuzmin ilk aşamasında ortaya çıkan yeni bir eğilimdi. Esas olarak Ekspresyonistlerin; ortaçağın Kuzey Ekspresyonist sanatçıları'nın "Gotik" biçim tarzından, kendi tarzları üslup olarak farklı değildi. Bu dönemlerde Wassily Kandinsky zaten, Ekspresyonizmin kökeniyle ilgili ilişkiler hakkında açıklamalar yapmıştı. W. Kandinsky ressam olmaktan daha çok, filozof ve hatta görsel bilimciydi. 0 deney döneminden sonra düzenli olarak dikkatiniyoğunlaştırdığı amaçlarını, sürdürerek gerçekleştirme kararını verdi. Kandinsky 'nin ilk keşfi de, Klee'nin yaşamında tekrarlanmış olduğu gibi, bir diğer muhteşem gerçeğin "müzisyen" de olduğu gerçeğiydi. Kandinsky'nin sanatının teorisini anlamak için ilk önce sanat çalışması kavramının anlaşılması esas alınmalıdır (yapıtı). Kandinsky bunları insanları aydınlatmak için açıklamıştır ki: -Sırasınca : Duygu (Sanatçının içindeki) - Duyumsama - Sanat çalışması - Heyecan (Gözlemcideki ve araştırmacıdaki) -İki duyum' un eşit değerdeki sanat çalışmalarının yaygınlığında, başarılı olması doğaldır. Bu bakımdan, "resmin", "Müzik" den farklı bir çalışma yöntemi yolu yoktur : Her bir resim iletişimdir.... - İçe dönük öğe : içe dönük duygu öğesi dışa vurulmalıdır; Bunun dışında sanat yapıtı taklitten ibarettir. içe dönük öge, sanat yapıtının biçimini belirler. W. Kandinsky üç farklı esin (ilham) kaynağının arasındaki fark ve üstünlükle ilgili bilimsel kitabında: 1) Dış doğanın direkt (dolaysız) izlenimidir ki; Buna "izlenim" adını veririm. 2) Bilinçsiz, kendiliğindenlik, içe dönük karakterin dışavurumunda; yoğunlukla bilinçsiz olmak kendiliğin-denlik, maddesel olmayan doğadır. (içe dönük ruhsal öğe). Bunu ise "Doğaçlama" diye isimlendiririm. 3) Dışavurum 'un içe dönük duygusunun, yavaşça biçimlenmesi üzerinde defalarca ve hemen, hemen bilgiççe çalışıldı. Bunu da "Kompozisyon" olarak adlandırırım. Bu nedenle Kandinsky, bilinci, karşı konulamaz, bir kuvvetle kaydetme amacındaydı. Fakat hesaplanarak oluşturulan hiçbir görsel görüntü yoktur; sadece "Duygu" vardır.
Koleksiyonlar
- Sosyal Bilimler Enstitüsü [1783]