Abstract
Ekspresyonizm, sanatçıların kendini ifade etme arzusunun oluştuğu bir dönemdir. Bu açıdan akım değil, resim sanatının kanalıdır. Sanatçıların resimlerinde, karanlık dönemin karışıklığı; ifadenin öne çıktığı biçimlerle vücut bulur. Bu nedenle zaman zaman sanatçıların üretimlerinde ve sonuçlarında doğa, araç olarak kalır. Akıl ve ifade, birbirini kovalayan ve resim sanatı içerisinde yer edinen, vazgeçilmez iki unsur olarak öne çıkmaktadır. Ekspresyonist sanatçılar için; hakikat, ifade şekilleriyle görünürdür. Beden, Batı sanat tarihinde, Rönesans'ta uyum ve kanonlarla, ideal güzellik şekilleriyle görünürken, Barok akımında haz unsurunun yüksek olduğu, kıvrımlı (serpentine) duruşlarıyla da önem kazanır. Ekspresyonizmde çoğunlukla görünen grotesk beden, modernleşmeyle güzellik ve çirkinlik gibi bazı yaklaşımlara farklı bakış açısı kazandırmıştır. Öne çıkan bireyselleşme; sanatçılarda, yorumlama özgürlüğü ve yorum çeşitliliğini meydana getirerek; beden imgesine olan yorumlama anlayışının çeşitlenebilmesini sağlamıştır. Türk resim sanatının 1970 döneminde, sanatçılarda oluşan bireyselleşme ve özgünleşme gayretlerinin, gerek kalıplaşmış akademi geleneğinden çıkma arzusuyla gerekse de Türkiye'deki sosyo-politika ve sağ-sol karmaşasının tesirleriyle ortaya çıktığı görülür. Bu sebeple, özellikle bu dönemde ekspresyonist tavra, ilgi alaka yoğunlaşır. Nevhiz Tanyeli ve Alaettin Aksoy'un resimlerinde beliren öyküsel semboller, ekspresyonizm etkisiyle beden imgesi üzerinde de oluşmuştur. Dolayısıyla Nevhiz Tanyeli ve Alaettin Aksoy'un resimlerinde oluşan ekspresif beden imgesi, çoğunlukla öykünün bir sembolü ve salt bir karakter olarak öne çıkar. Bu nedenle, sanatçılarda oluşan beden imgesi anlatıya dâhil edilen sembol niteliğindedir. Söz konusu sanatçılarla yapılan röportajlar neticesiyle politik bir yaklaşımı benimsedikleri ve resimlerinin, dönemin şartlarından yoksun çerçevede şekillenmediği anlaşılır. Bu açıdan beden; hicivci bir yaklaşımla görünebiliyorken, ifadelerinin dışavurumlarıyla da görünür.