Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi

Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

MSGSÜ'de Ara
Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorProf. Dr. Ebru Özeke Tökmeci
dc.contributor.authorAlbayrak, Şeyda
dc.date.accessioned2023-08-25T12:37:37Z
dc.date.available2023-08-25T12:37:37Z
dc.date.issued2022en_US
dc.date.submitted2022
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.14124/5397
dc.description.abstractİnsanlığın çalışmayı icat etmesinden günümüze, çalışma kavramı anlamsal değişikliklere uğramıştır. Çalışmanın yaşam içerisindeki anlamı ile birlikte toplumun çalışmaya atfettiği değerler de büyük değişimler geçirmiştir. Çalışma ve boş zaman kavramlarının nasıl tanımlanacağı, toplumların yaşayışı ve ait oldukları tarihsel dönemlerle ilişkilidir. Endüstri Devrimi'ne kadar yaşamın doğal bir parçası olan çalışma, yaşamı sürdürebilmek için gerekli bütün eylemleri içeriyordu. Endüstri Devrimi ile büyük bir kırılma yaşanmış, çalışma bir ücret karşılığında belli bir zaman içerisinde yapılan eylemleri tanımlamıştır. Bu değişim gündelik hayatı iş saati ve serbest zaman olarak parçalamış, ev ve işyeri mekânlarını keskin bir şekilde birbirinden ayırmıştır. Çalışma kavramının geçirdiği kırılmalar, gündelik hayatın ritim ve pratiklerini de kırılmaya zorlamış ve şehirlerin-kentlerin organizasyonunu dikkate değer biçimde etkilemiştir. Aynı şekilde erken dönemde yalnızca çalışmaya ayrılmış mekânlar kısıtlı olup kentlerin şekillenmesinde baskın rol oynamazken değişen çalışma pratikleri ve üretim ilişkileri ile çalışmaya ayrılmış mekânlara olan ihtiyaç artmış ve çalışma mekânlarının organizasyonu, çalışma mekânı mimarisi uzmanlık gerektiren bir olgu halini almıştır. Çalışma mekânları günümüze kadar gerek kentle ilişkileri, gerek mimari ve organizasyonel şemaları anlamında birçok değişime uğramış, çalışma mekânlarının tasarımı gittikçe karmaşıklaşmış ve çeşitlenmiştir. 21. yüzyıla gelindiğinde çalışma kavramının ve çalışma biçimlerinin yeniden büyük bir değişime uğradığı görülüyor. Ücretli çalışmanın sonunun mu geldiği tartışmaları sürerken, ücretli çalışmaya alternatif çalışma biçimleri oldukça yaygınlaştı. Bunlardan "freelance" yani serbest çalışanlar her yıl ciddiye alınacak bir artış göstermekte. Bu çalışmanın kapsamı, bugün yaşanan değişimin hem bir sonucu hem de bir yandan değişimin itici gücü olan ortak çalışma1 mekânlarını anlamak için çalışma kavramının ve mekânlarının tarihsel süreçte geçirdiği değişim ve dönüşümlerin incelerek ortak çalışma mekânlarının çalışma kültürü ve tanımı bağlamında diğer geleneksel çalışma mekânlarından ve ofislerden nasıl ayrıldığının cevaplarının aranmasıdır. Ortak Çalışma mekânlarının yeni bir mekân tipolojisi olarak kentle kurduğu ilişkiler, kullanıcıların mekânla kurduğu ilişki ve mekânın ihtiyaçları anlamında büyük farklılıklar gösteren ortak çalışma mekânlarının tasarlanması hala mimari açıdan ve bu mekânların doğası gereği ortak çalışma kültürünün nasıl inşa edileceği açılarından bitmeyen bir öğrenme süreci olacak gibi görünüyor. Tez çalışmasının ikinci bölümünde çalışma kavramının tarihsel gelişimi incelenmiş, öncelikle Antik dönemde çalışma mekânlarının ilk örnekleri denilebilecek mekânların izi sürülmüştür. Antik döneme baktığımızda çalışma mekânları (çoğunlukla atölyeler) genel olarak evin bir parçasıdır ve çalışma gündelik hayatın akışı içerisinde doğal bir eylemdir. Bu sebeple yalnızca çalışmaya ayrılmış mekânlar kent merkezlerinde yazmanlara ayrılmış bir masa ve yazmak için gerekli aletleri bulunduran odalardır. Ayrıca kent merkezlerinde üretim amaçlı atölyelerin varlığı da azdır. Antik dönemde kayıt tutma ve yazmanlık işlerini yapan kişiler ise mobildir, farklı şehirlere seyahat ederler ve o şehirlerde bu iş için ayrılmış masaları kullanırlar. Ardından Ortaçağ Avrupası'nda keşiflerle artan ticaret ile işin örgütlenmesindeki değişim incelenmiş, çalışma mekânlarını nasıl etkilediği, değiştirdiği tespit edilmiştir. Ortaçağ Avrupa'sında özellikle bankacılık faaliyetlerinin artması ile günümüz ofis yapılarının ilk örnekleri ortaya çıkmıştır. Bir diğer büyük kırılma olan Endüstri Devrimi sonrası 20. Yüzyıla kadar olan dönem tezde ayrıca ele alınmış, çalışmanın toplumsallaşması ile kentlere etkileri de incelenmiştir. Endüstri Devrimi sonrası süreçte çalışma mekânları kümelenmeye başlamış, yeni endüstriler ile fabrika sistemi oluşmuş ve ofis çalışmasının önemi artmıştır. Özellikle ofis binaları kentte hâkim tipolojiler olmaya başlamış, güç ve statü sembolü haline gelmiştir. Bu dönemde ofisler plan şemaları ve mekânsal organizasyon olarak gelişmeye başlamıştır. Tezin üçüncü bölümünde bilgi çağı ile değişen çalışma kültürü ile bunun çalışma mekânlarına etkisi ve bilgiye dayalı ekonomi odağında baskın çalışma mekânı olarak ofislerin geçirdiği dönüşüm incelenmiştir. Erken 20. Yüzyılda ortaya çıkan Taylorist yönetim biçiminin uzunca süre etkileyeceği çalışma mekânlarında yönetimsel anlayışın, mekân organizasyonu ve iş yerinin mimarisini ne anlamda etkilediği ortaya konulmuş, daha sonra savaş sonrası dönem ile 1970'li yıllarda işin yapısında büyük değişiklikler olmasa da değişen yönetim anlayışları sonucu iç mekân organizasyonu ve çalışma alanlarının mimari koşulları için tasarım arayışları incelenmiştir. Bu dönemde de baskın çalışma mekânları olarak ve değişimin yaşandığı mekânlar olarak ofisler karşımıza çıkıyor. 1980'li yıllar değişen teknoloji ile ayrı bir kırılma noktası olmuştur. Kişisel bilgisayarın icadı işin organizasyonunu değiştirmiş, kağıt işleri giderek önemini yitirmiştir. Mobil çalışma imkânı ilk kez olarak tartışılmaya başlanmıştır. Bu dönemde çalışma mekânları ciddi değişimlere uğramıştır. Bu bölümde son olarak çalışmanın güncel anlamı üzerine tartışmalara yer verilmiş, ücretli çalışmanın sonunun mu gediği tartışmaları üzerinden yeni bir çalışma biçimi olarak çalışma hayatı içerisinde kendine yer edinen serbest çalışmanın ortaya çıkışı, yeni ekonomi olarak yaratıcı ekonomi ve yaratıcı sınıf incelenmiştir. Yaratıcı sınıfın ortak çalışma mekânlarının kurucu ve itici gücü olduğu tespit edilmiştir. Tezin dördüncü bölümünde ortak çalışma kavramı ve ortak çalışma mekânları incelenmiş, çalışma kültürü ve değerleri anlamında ücretli çalışmadan ayrımı yapılmıştır. Ortak çalışma biçiminin yıllara göre yükselişi gösteriyor ki bu çalışma biçimi yüzyılımızın hakim çalışma biçimi olma potansiyelini taşıyor. Buradan yola çıkarak ortak çalışma mekânları kentlerde ciddi bir hızla artmakta ve görünür mekân tipolojileri olma potansiyelini taşımaktadır. Bu mekânlar içlerindeki ilişkiler ve değerler ile şekil kazanmakta olup çok yeni ve çokça tartışılmamış ihtiyaçlara sahiptirler. Özellikle ev ve işyeri arasında üçüncü bir tip olarak değerlendirilebilecek bu mekânlar beraberinde birçok yeni tasarım problemini de getirmiştir. Dünyadan seçilen örneklerle mimar ve tasarımcıların bu yeni mekânların çözümünde buldukları cevaplar ve denemeler tez kapsamında incelenmiştir. Tezin beşinci bölümünde ortak çalışma mekânlarının Türkiye'deki gelişimi incelenmiş, yaratıcı ekonominin en çok gelişme gösterdiği şehir olarak İstanbul tespit edilmiştir. İstanbul'da seçilen DAM ve Kolektif House Levent ortak çalışma mekânları analiz edilmiş, dünyadan örneklerle benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konulmuştur. Birbirleri ile olan farklılık ve ortaklıklar, yapılan görüşmeler sonucu edinilen veriler, bu mekânlar üzerinden ortak çalışma mekânlarının tasarımı açısından mimarların, tasarımcıların ve yöneticilerin verdiği cevaplar tespit edilmiştir. Ortak çalışma biçiminin tespit edilen değerleri mekânsal anlamda nasıl temsil ediliyor, bu değerlerin inşasında mekân nasıl rol oynuyor sorularının cevapları aranmıştır. Tezi son bölümünde sonuçlar tartışılmıştır. 1. Tez çalışmasında ortak çalışma olarak bahsedilen çalışma biçimi orijinal dilinde "coworking" dir. Coworking kelimesi collaborative working (işbirlikçi çalışma) kelimelerinin kısaltmasından oluşmuştur. Ortak çalışma biçiminin en çok kabul gören tanımları: tek başına ama bir arada olma, kendi adına çalışmak fakat yalnız olmamak. Buradan yola çıkarak Türkçe literatürde "coworking" ortak çalışma "coworking space" ise ortak çalışma mekânları olarak tanımlanmış, bu tez çalışmasında da bu şekilde kullanılmıştır.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsüen_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectÇalışmaen_US
dc.subjectÇalışma mekânlarıen_US
dc.subjectOrtak çalışma mekânlarıen_US
dc.subjectMimari tasarımen_US
dc.subjectMimarlık--Türkiye--İstanbulen_US
dc.titleÇalışmanın güncel anlamı ve yeni bir çalışma mekânı olarak ortak çalışma (cowork) mekânları : İstanbul'daki Dam ve Kolektif House Levent üzerinden bir incelemeen_US
dc.typemasterThesisen_US
dc.departmentEnstitüler, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim Dalıen_US
dc.relation.publicationcategoryTezen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster