Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
İmge mimarlıkları ya da video ortamında imge ve aralık nosyonu
Özet
Bu çalışma imge (image) ve aralık (interval) nosyonlarının video ortamındaki yansımaları ve oluşan yeni özne-nesne ilişkilerinin araştırılması; disiplinler arası kavramsal bir okuma ile mimarlık alanına taşınan imge ve aralık nosyonları çerçevesinde düşünen imalat olarak imge mimarlıklarının gerçekleşme koşullarının aranmasını amaçlamaktadır. Felsefe tarihi boyunca imgenin gerçeklikle ilişkisi benzeşim üzerinden kurulmuş, imge dış dünyada var olan şeyin zihindeki bir kopyası olarak anlaşılmıştır. Henri Bergson (1859-1941) ise imgeyi yalnızca görüntü düzlemiyle sınırlandırmamış, maddenin var oluşuyla bir ve aynı anlamda ele alarak onu "bütüncül bir varlıksal taban" olarak kurgulamıştır. Bergson imgelerin birbiri üzerinde sonsuz ve merkezsiz, kaotik bir biçimde etki ve tepkide bulundukları, akışkan ve devinimsel bir hareket-imgeler evreni tariflemiştir. Bergson'un düşüncesinde özne yani canlı imge (beden imgesi) sonsuz ve merkezsiz imge akışları evreninde geçici merkezler olarak beliren bilinç halleridir. Maddi dünyanın bir parçası olarak canlı imgenin etkilere karşı tepkisini bir seçme mekanizmasını devreye sokarak geciktirmesi ile oluşan zamansal "aralık" (interval), virtüel olanın edimselleştiği (actualization) an ve özne konumlarının inşa edildiği yerdir; "mekan"dır. Video teknolojileri imgeler evreninin bir parçası olan "canlı imge" ile aynı prensipte çalışmakta, sınırsız imge akışlarına belirsizlik ve seçme zamanını dahil ederek bir "aralık" (interval) meydana getirmektedirler. Bu aralık sayesinde artık "gösteren ve göstermeyen akışlar" arasındaki ilişki makinesel bir şekilde örgütlenebilir hale gelmekte, akışlar halindeki imgeler kristal-imge olarak geleceğe taşınmaktadır. Video teknolojilerinin bu saklı tutma işlemi canlı imgenin eyleme gücünü ve kapasitesini artırmakta, kristal-imgeleri, zamanın imgesini, tekrar tekrar şimdiye taşıyarak öznenin bakışına sunmaktadır. Video kayıt teknolojileri sayesinde canlı imgenin virtüel-edimsel (actual) devresine olduğu haliyle dahil olan kendinde imge, her defasında yeniden yaratılmakta ve bununla birlikte yeni özne konumları inşa edilmektedir. Dziga Vertov 20. yüzyılın başlarında sinema aracılığıyla günümüzün videografik imgelerini elde etmiştir. Vertov sinemasının merkezinde yer alan "aralıklar kuramı" ve "montaj" fikri, sinemanın hareketlerle değil, iki hareket arasındaki ilişkiyle kurulduğu düşüncesinde temellenmektedir. Vertov'a göre aralık (interval), birbirinden uzak ve bağlantısız görünen iki şeyin; hareketin, imgenin, düşüncenin arasındaki yakınlık derecesinin ölçütüdür. Vertovcu montaj ise uzamsal ve zamansal uzaklıkların fethedilmesi, birbiriyle ilişkisiz parçaların şiirsel bir yöntemle birbirine dikilmesi yoluyla anlam üretilmesidir. Montaj yoluyla algı öznenin elinden alınarak şeylere taşınmış, dolayısıyla algılanmak maddenin pasif bir özelliği olmaktan çıkmıştır. Bu sayede film bir "düşünen imalat" halini almakta, her izleyen özne tarafından aralıklarda yeniden inşa edilmektedir. Bergsoncu canlı imge yaratıcı bir etkinlikle filmin üretimine dahil olmakta, montaj yoluyla dışsal ve makinesel bir ortamda yaratılan aralıklarda, içsel zamanını, öngörülemez virtüel potansiyelleri edimselleştirme (actualization) imkanına, kuvvetine sahip olmaktadır; bu sayede yeni özne konumlarını, "var olmak"lık ve "vücut bulmak"lıkları başka bir deyişle "mekan"ı da inşa etmektedir. Akışlar halindeki imgeler evreninin bir parçası olarak öznenin her türlü etkinliği, "verili olanla üretici, yaratıcı bir ilişki içine girdiği imalattır" ve bu düşünen imalatla birlikte özne çevresini biçimlendirirken kendisini de tekrar tekrar kurmaktadır. "Düşünen imalat olarak mimarlıklar" mimar ve kullanıcı öznenin mimarlık nesnesi üzerindeki otoriteyi paylaştığı, kullanıcı öznenin yaratıcı bir etkinlikle ve tüm niteliksel farklılıklarıyla birlikte mimarlık üretimine katıldığı taktirde gerçekleşme potansiyeline sahip olabilmektedir. Özne kendisini her an ikiye yarılan zamansal "aralıkta" (interval) virtüel-edimsel (actual) devresinin eşzamanlılığında kurarken, her türden yaratım da aynı yerde, "aralıkta" (interval) gerçekleşmektedir. Tam da bu sayede, kullanıcı öznenin virtüel-edimsel (actual) devresi üretim süreçlerine dahil olduğunda, önceden tahmin edilemez olanaklar mekâna dâhil edilmekte ve bu sayede her tekil deneyim ve üretim eşsiz ve yeni olmaktadır. Bu türden bir düşünce temsil rejimlerinin statik alanını reddetmekte, gerçek olanın sürekli üretiminin hareketli bir zemini ilkesine dayanmaktadır. Bu sayede öngörülemez kaotik imge akışları evreni, düşünen imalatın beklenmedik farklılıklar üretmesiyle sürekli başka oluşlara açıktır. Tüm bunlarla birlikte aşkınsal ve bütünleştirici imge rejimlerinin yerini, çokluğun içkin hareketi, zaman-imge almaktadır. Tez çalışmasında ilk olarak Antik Yunan'dan günümüze, imge (image) nosyonunun ne'liği tartışılmış, sonrasında Henri Bergson'un imge nosyonuna yepyeni bir bakış getirdiği imge üretimi kuramı; hareket-imge, canlı imge ve aralık (interval) kavramları üzerinden serimlenmiş ve video ortamındaki yansımaları araştırılmıştır. Devam eden bölümde Bergson'un "aralık" (interval) kavramı ile Dziga Vertov'un "aralıklar kuramı" (theory of intervals) ve montaj tekniği birbirine dikilmiştir. Son bölüme gelindiğinde imge ve aralık (interval) nosyonları mimarlık alanına taşınmış, imge mimarlıklarının düşünen imalat olabilme koşulları Jonathan Hill'in "Actions of Architecture: Architects and Creative Users" (Mimarlığın Aksiyonları: Mimarlar ve Yaratıcı Kullanıcılar) (2003) adlı eserinden yararlanılarak araştırılmıştır. Bu süreçte 20. yüzyıl mimarlığında, mimarlıklar ve kullanıcı ilişkileri irdelenmiş, mimar ve kullanıcının mimarlık nesnesi üzerindeki otoriteyi paylaştığı bir durum olarak yaratıcı kullanıcının izi sürülmüştür. Mimarlıklar ve kullanıcı ilişkileri Hill'in yaptığı sınıflandırma baz alınarak; "işlevselcilik ve pasif kullanıcı", "esneklik ve reaktif kullanıcı" ve "aralıklar montajı ve yaratıcı kullanıcı" olmak üzere üç kategoride incelenmiştir.
Koleksiyonlar
- Fen Bilimleri Enstitüsü [1667]