Özet
Yaşamın temel kaynağı olan su, tarihsel süreçte kurulan medeniyetlerin kent gelişimine belirleyici bir unsur olmuştur. Suların dağıtımı kemerler, bentler vasıtasıyla sağlanmış; sular, sarnıç ve havuzlarda depolanmış, maksemler ve çeşmeler aracılığıyla halka ulaştırılmıştır. Osmanlı mimarlığında XVIII. yüzyıla dek kamusal alanda inşa edilen çeşmeler, halkın su ihtiyacına cevaben gelişim göstererek, basit kurgudaki tasarım ilkelerini devam ettirmiştir. XVIII. yüzyılda III. Ahmed ve Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın önderliğinde başlatılan Batılılaşma yönündeki yenilik hareketleri çeşme mimarisi özelinde ilk kırılma noktasını oluşturmuş; yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı mimarlık repertuarına eklenen barok ve rokoko üslupları çeşme mimarisinde strüktürel gelişim ve bezeme unsurlarında etkili olmaya başlamıştır. Bu Avrupai üslupları XIX. yüzyılda neo-klasik ve ampir takip etmiştir.
Esin kaynağını Mısır Seferi’nden ve Antik Roma’dan alan ampir üslsssubu, Fransa’nın Napoleon tarafından yönetildiği dönemde (1799-1814) kendi içinde seçmeci bir tavırla meydana getirilmiştir. Osmanlı sanatına Napoleon’un çağdaşı hükümdar III. Selim döneminde (1789-1807) giren üslup, II. Mahmud döneminde (1808-1839) “Türk Ampir Üslubu” olarak adlandırılabilecek saf biçimini almış olup, etkileri II. Abdülhamid dönemine (1876-1909) kadar sürmüştür. Yapılan çalışmada II. Mahmud döneminden II. Abdülhamid dönemine uzanan bir
yüzyıllık zaman diliminde, İstanbul’da yer alan ampir üslubunda inşa edilen çeşmeler incelenmiştir. Bu üslupta çeşme mimarisinde inşa faaliyetlerinin; özellikle Fatih, Üsküdar, Beşiktaş, Beyoğlu ve Kadıköy ilçelerinde, II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid döneminde yoğunluk gösterdiği belirlenmiştir. Tipolojik olarak çoğunun
bulundukları yere göre bağımlı olarak yaptırıldığı tespit edilen çeşmelerin, cephe düzenlemesinde XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde yarım daire kemerli derin niş tasarımları gözdeyken, yüzyılın devamında nişsiz cepheli çeşmelerin ön plana çıktığı gözlemlenmiştir. Sade bir karaktere sahip ampir üslubuyla birlikte Osmanlı süsleme repertuarına küre, palmet motifinin farklı tasarımları, kuğu, güneş, meşale, müzik aletleri, kupa, Osmanlı Arması ve askeri motifler eklenmiştir. Üslubun etkisi altında eklenen bu motiflerle, XIX. yüzyıl yöneticilerinin siyasal ideolojilerini üzerinde taşıyan çeşmeler, hükümet ile halk arasında bir iletişim aracı olarak görülmektedir.