Özet
Sanat her çağın toplumsal olgularıyla ilgi içindedir. Fakat sanat üretimi sadece dışsal etkilerle açıklanamayacağı gibi sadece sanatçı merkezli açıklanabilecek bir olayda değildir. Sanatta her yeni öz ve biçim değişmeleri sosyal, siyasal ve iktisadi değişimlerle yakın bir ilgi içinde olduğu gibi, sanat eseri toplumdaki dinamikler içerisinde değişim ve dönüşümleri en çok hisseden sanatçı süjesinin bir yorumudur. Bu eser metni, sanat eseri üretim sürecinin toplumsal dönüşümler, kültürel bellek, kültür kodları ve kültürel değişimlerle olan ilişkiler ini amaçlı örneklem yöntemi ile seçilmiş eserler ve kendi çalışmalarım üzerinden değerlendirmeyi amaçlar. Bireysel bir ifade aracı olarak sanat, başlangıcından beri ait olduğu çağın gerçekleriyle ilgi içinde olmuş, hem bu gerçekliği yansıtmış, hem de eleştirel diliyle sisteme ve kalıplaşan toplumsal, estetik değerlere etki etmiştir. İnsanlık tarihinin birçok yönden çok hızlı değişim evresi olan XX. Yüzyıl; ekonomik, teknik, bilimsel doğruların birbiriyle çatıştığı, kapitalist düzenin en gelişmiş evresine ulaştığı, insanın makinenin bir dişlisi haline dönüştüğü, silah endüstrisinin bir pazar oluşturarak toplumlar arası savaşın beslendiği, toplum içi terörün tırmandığı zıtlıklar çağıdır. XX. Yüzyıl sanatçısı yapıtlarıyla bu durumu yansıtmış ve tepkisel eylemlerde bulunarak, bir çeşit toplumsal uyarıcı görevini yerine getirmiştir. Bu kapsamda bu araştırmada, Türk resim sanatının kendi çağının gerçekleriyle olan ilişkisi, öz-biçim sorunsalını da içine alacak bir ilgi içinde ele alınmak istenmiştir. Özellikle 1980 sonrası Türkiye'de neo-liberal ekonomik politikalar ile yaşanan toplumsal değişim, tüketim kültürü, küreselleşme olgularının sanat alanına etkilerin doğurduğu yeni anlatım biçim ve teknikleri bu araştırmanın içerisine dahil edilmiştir. Türkiye'de siyasi tarihten sanat tarihine devlet merkezli bir tarih anlatısı öne çıkmaktadır. Türk tarihi ile ilgili araştırma ve tarih yazıcılığı Batılılaşma Dönemine kadar geriye gidebilmektedir. Türkiye'de tarihçilik Batıdan örnek alınan tarih yazıcılığı yöntemleriyle devletin (özellikle Cumhuriyet Dönemi) tarih politikalarıyla kurumsallaşmıştır. Parçalı, neredeyse yamalı geçmiş tarih bilgimizi bir devamlılık içinde sunma girişiminde parçalanmış yan yana gelmiş kolaj metinler ise bu çalışmanın biçimsel dilini oluşturdu.