Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Açık Bilim, Sanat Arşivi
Açık Bilim, Sanat Arşivi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.MSGSÜ'de Ara
Kalabalıklara Atfedilen Cinsiyet Değerleri Ve Kalabalıkların Değişen İmgeleri Üzerine
Özet
Kalabalıklar ve kitleler, 20. yüzyıl düşünürleri tarafından nasıl temsil edileceklerine ilişkin tartışmalarla birlikte
ele alınmışlardır. Bu tartışmalarda kalabalıkların düzenlenmesi, denetim altına alınması gereken kontrolsüz yapılar
olduğu görülebilir. Kontrol altına alınmış bir kalabalık iktidarı ayakta tutma işlevini yerinin getirirken kontrolden
çıkmış bir kalabalık iktidarı tehdit edebilir. Bu bile kalabalıkların dönüştürücü gücünü, olanaklarının çeşitliliğini
gösterir. Toplumsal bir gövdeyi oluşturan kalabalıklar makul görülürken tanımlanamayan, sınıflandırılamayan
kalabalıklar özne olarak kabul edilmemiş ve hatta canavarlaştırılmıştır. Kalabalıkların hem siyaseten temsili hem
de estetik temsili bu düşünceler etrafında şekillenmiştir.
Çağa hakim olan düşünce biçimi, kalabalıkların nasıl algılanacağını ve nasıl temsil edileceğini de belirler. Erkek
bedenini politik, kadın bedenini ise mistik bir gövde olarak kabul eden anlayış, kalabalıkların temsilinde de devreye
girer. Bir örnek olarak Eugène Delacroix’nın Halka Yol Gösteren Liberte’si Fransız Devriminde temsil edilen
kalabalıkları anaç bir kadın figürü altında birleştirerek simgelerken bir yandan da kadının nasıl olması gerektiğine
ilişkin toplumsal kabullerin altını çizmektedir. Hemen akabinde, toplumsal çatışma ortamındaki kalabalık
temsilinde, toplumsal cinsiyete ilişkin vurgu daha da dikkat çekici hale gelmektedir. Paris Komünü’nün ardından
özellikle Gustave Le Bon’un yazılarında, kontrolden çıkmış kalabalıkların kadınlara benzetildiğine ilişkin
cümlelere rastlanır. Paris Komününde kadınlar önemli toplumsal roller üstlenmişler, politik birer özne olarak
ortaya çıkmışlardır. Ancak kalabalıklara, kadınlara özgülenen toplumsal cinsiyet değerlerinin atfedilmesinin
sebebi kadınların aktif katılımı veya kalabalıklar içinde çoğunluğu oluşturmaları değildir. Andreas Huyssen’in de
belirttiği gibi liberal düzeni tehdit eden kitle hareketleri, denetimden çıkmış doğa ve kimliğin yitimi anlamına gelen
kadın imgesi ile özdeşleşmiştir. Bu tehdit edici imgeler yerleşik toplumsal cinsiyet değerleri dışına çıkan Pétroleuse
gibi karakterler aracılığıyla dönemin gazete ve dergilerinde yerini almıştır.
Kalabalık korkusunu gidermek için bulunan akılcı çözüm, onları düzenli kitlelere dönüştürmektir. Düzenli kitlelere
geçiş aşamasında da kadın ve erkek bedenlerine ilişkin temsiller farklılık gösterir. Kadına ilişkin toplumsal cinsiyet
değerleri modernizmin ‘öteki’si olarak kabul edilmiştir. Erkeğin kadın korkusu ile burjuvanın kitle korkusunun bir
arada ele alındığı bu literatür, kadına atfedilen toplumsal cinsiyet özelliklerine toplumda yer olmadığının Fütürist
Manifesto’da belirtmesine kadar ileri gider. İdeal seyircinin erkek olarak kabul edildiğini söyleyen kadınları
seyirlik olarak konumlandıran düşünceyi, Siegfried Kracauer’ın kitle süsü estetiği takip eder. Erkek bedeni
militarist düzenle temsil edilirken kadın bedeni Susan Buck-Morss’un aktardığı gibi askeri emir komuta
zincirinden sürülür, kültür endüstrisinin nesnesi haline gelir. Anonimleşmiş bu bedenlerde ve onların
seyredildikleri yerlerde bile toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kodlar geçerlidir. Kadın bedenlerinden oluşan kitle
süsü eğlence hayatında nesneleşmektedir. Bu yaklaşım, popüler kültürün kadınlara özgülenmesi ile paraleldir ve
yine bu anlayış da kitlelere atfedilen dişil özelliklerin kalıntılarından biridir.
Günümüzde modernizmin ve sanatın erkek egemen yapısının eleştirilmesiyle, kalabalıklar ile onların temsiline
ilişkin imgeler değişmekte, anonim bireylerden oluşan bütünsel yapılar yerine, çok özneli, çoksesli, etkileşimli
yapılar ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan içinde kadın bedenleri, kadın sesi olan yeni kalabalıklar özneleşmekte,
yerleşik imgelerin üzerine yeni imgeler koymaktadır.
Kaynak
8. Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Konferansı, Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs – Mayıs 12 - 14, 2022Seri ve Seri No
8. Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları KonferansıGENDER & ART and Other Gender Studies 8. International Conference on Gender Studies
Koleksiyonlar
- Điğer Kaynaklar [10]