Abstract
Bu proje tarihi yapılardaki renovasyon (yenileme) faaliyetlerinin sınıflandırmasını oluşturacak olup, öncelikle bu kavramların tanımlarını ve türlerini belirleyerek ardından örneklerle bu sınıflandırmaları betimleyecektir. Farklı sınıflandırmalara giren dört ayrı bina örneği detaylıca analiz edilerek, bulunduğu lokasyona göre fiziksel çevre ile olan ilişkisi üzerinden de değerlendirilerek ve estetik bağlamda yapının eski hali de göz önünde bulundurularak günümüz mimarlık anlayışına göre değerlendirilmiştir. Projenin ilk aşaması ön araştırma ile başlamış olup, teknik terimler ve yönetmelikler incelenmiş, literatür taramasının ardından mimarlıkta eski-yeni ilişkisi üzerine okumalar yapılarak dünyadan çeşitli örnekler değerlendirilmiştir. Türkiye’de Tekel Tütün Deposu’nun tamamen farklı bir işlev kazandırılarak tiyatroya dönüşümü, Tabanlıoğlu’nun Beyazıt Kütüphanesi’ni yenilerken ortaya çıkarttığı Bizans Kilisesi’nin kalıntılarını sergilenebilir hale getirmesi, yurtdışından ise Bükreş’teki eski yapıya eklemlenen Romanya Mimarlar Birliği Binası ve sadece ön cephesinin bir kısmı korunarak otel haline dönüştürülen eski tiyatro binası (Teatrul National) proje kapsamında özellikle incelenmiş olan ve konuyla alakalı farklı sınıflandırmalara giren dört yapı örneğidir. Bükreş’teki yapılar yerinde ziyaret edilerek. analiz edilmiştir. Yeniden işlevlendirilme, yenilenme, eklemlenme ve kısmi koruma sağlayarak birbirinden ayrılan bu dört farklı proje tarihi yapılarda eski yeni ilişkisi üzerinden ortaya çıkan kontrast bağlamında estetik üzerinden değerlendirilecektir. Projenin amacı farklı amaçlar ile tarihi binalarda çeşitli yenilikler sağlayan örnekleri, mimarlık tarihi normları çerçevesinde eski – yeni ilişkisinde dikkate alınması gereken faktörler üzerinden değerlendirerek her bir sınıflandırmada ortaya çıkan zıtlıkları ya da uyumu günümüz çağdaş mimarisinin estetik sınırları içerisinde eleştirmektir. Ortaya çıkacak olan değerlendirmeler; tarihi yapıları yeniden işlevlendirme veya yenileme kriterleri açısından önem sağlayacak olup; yaşadığımız şehirlerde kentsel ve mekânsal hafızayı oldukça etkileyen bu tip eski mimari yapıların belleğimizde dönüştüğü yeni imgeleri daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.