Özet
Kent kurgusunun doğasında, sürekliliği sağlayan öğeler de olsa, kenti oluşturan tek tek öğeler değil, bir ilişkiler düzenidir. Kentin görsel yapısı yer ve yapıt ile oluşur. Görsel veriler, işlev, sistem ve simge bir kentsel modül oluşturmakta ve bu modüller birleşerek kenti meydana getirmektedir. Bu kurgu zaman içinde oluşur ve daima değişir. Fakat bir insanın ömrü boyunca aynı kimliği taşıması gibi kentler de yaşadıkları değişimlerle birlikte toplumların bilincinde aynı kalırlar (Kuban, 2000). Bu durumun örneklerinden biri olan Konya, Anadolu’da kervan yolları ve İpekyolu üzerindeki konumu, coğrafî özellikleri ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olarak ve Osmanlı Devleti’nin eyalet merkezlerinden biri olarak önemini uzun yıllar boyunca korumuş bir şehirdir. Konya “pay-i taht” olduğundan “Dârü’l- Mülk” unvanıyla anılmış ve Anadolu’da Türk- İslâm kültür ve sanatının en önemli ana merkezlerinden biri olmuştur (Baykara, 2002).
Konya’nın ticaret yollarının kesiştiği bir coğrafyada bulunması, kentin tarih boyunca öneminin azalmadan devam etmesine neden olmuştur. Bursa’dan Şam’a giden yol Konya’dan geçmektedir. Suriye’den gelen bir diğer ticaret yolu, Kayseri ve Aksaray üzerinden geçerek Konya’ya bağlanmaktadır. İran’dan gelen yol ise Erzurum, Erzincan, Sivas ve Kayseri üzerinden buraya ulaşmaktadır. Deniz bağlantılı olarak Alanya Limanı’ndan kalkan kervan, Toros geçitleri aracılığıyla Konya’ya gelmiştir. Aynı şekilde kuzeydeki Samsun ve Trabzon Limanları, Amasya, Tokat ve Ankara üzerinden Konya’ya gelmiştir. İzmir, Aydın ve İstanbul üzerinden gelen ticaret kervanları Afyon üzerinden bu kente ulaşmaktadır. Kent bu özelliklerinden dolayı, her yönden gelen yolların geçtiği bir transit merkez olarak kabul edilmektedir (Baykara, 1985).